Piyasalarda sular bir türlü durulmuyor.
Ne hisse senetleri ne tahviller ne de altın henüz yön bulmuş değil.
Yukarı yönlü hareketlerde "boğa", aşağı yönlü hareketlerde ise "ayı" piyasası olarak tanımlıyoruz. Ancak yönlerin sürekliliği gerekiyor ki bu tanımlamalar yapılabilsin.
Kısa vadedeki hareketleri bu yüzden tuzak olarak nitelendiriyoruz. Çünkü düşüşün devam edeceğini ayı piyasasının geçerli olduğunu düşünen yatırımcılar zararı sınırlandırmak için satış yapıyorlar.
Ya da yükselişin süreceğini öngören yatırımcılar alım yaparak spekülatif kar yapmayı planlıyorlar. Ama kısa sürede piyasa yön değiştiriyor ve bu yatırımcılar tuzağa düşmüş oluyorlar.
İşte altın piyasasında da benzer duruma tanık oluyoruz. Pandemiye 1.499 seviyesinden giren altın sadece 5 ay sonra 2.026 dolara kadar yükselmişti. Merkez bankalarının likidite enjeksiyonu sonucu ekonomilerde normalleşme başlayınca başta hisse senetleri ön plana çıkmış ve altın pandeminin birinci yılı tamamladığı 2021 mart ayının başında 1.712 dolarlara kadar inmişti. Ancak Rusya Ukrayna savaşı ile bir kez daha 2 bin dolar sınırını aşmıştı. Son 4-5 aydır ise 1.720-.1780 bandında dalgalanıyor.
FED'den gelen şahinleşme işaretlerinin belirginleşmesiyle yeniden düşüşe geçti altın.
Bu düşüş altın için "ayı piyasası" anlamına mı geliyor? Yoksa ayı tuzağı mı?
YÜKSEK NEGATİF İLİŞKİ VAR
Öncelikle dalgalanmaların nedenine kısaca değinelim. Altın ile dolar arasında çok yüksek negatif korelasyon var. 2008 krizi öncesinde Dolar Endeksi 90,46, altın ise 796 dolar seviyelerindeymiş.
FED'in pandemide olduğu gibi devreye girmesi ve dolarları o günün başkanı Ben Bernanke'nin deyimiyle helikopterden New York'a, finans merkezi olduğu için, saçmaya başlamasıyla altın 997 dolara çıkmış. Bu arada Dolar Endeksi 86,26 düzeyine inmiş. FED'in dolar enjeksiyonunu 3 programla 2-3 yıla yayması hareketin devamlılığını sağlamış. Bu süreçte altın 1.854 dolara kadar tırmanmış, Dolar Endeksi de 85,75 ile dip seviyesini görmüş.
Dip ve zirveden sonra roller değişmiş.
Güçlenen dolar ile altın inişe geçmiş ve 2015'in sonunda 1.000 dolar sınırına kadar düşmüş. Altın serbest düşüş yaparken Dolar Endeksi 115,97'lere yükselmiş.
Uzatmayayım. Gördüğünüz gibi güçlü negatif yönlü ilişki var ve yine son günlerde kendini hissettiriyor. FED'in enflasyonla mücadele kapsamında sıkılaştırıcı yönde adım atması doların değer kazanmasını sağlıyor. Bu arada doğal olarak altın da olumsuz etkilenip değer kaybediyor.
TALEP DİNAMİKLERİ
Soruyu yanıtlamamız kolaylaştı. FED'in ne kadar şahin olabileceğini tahmin edebilirsek altının ayı piyasasına mı girdiğini yoksa sürecin geçici mi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yazıyı okurken bu kadar basit mi dediğinizi duyar gibiyim.
Haklısınız piyasalarda hareketler bu kadar kolay tahmin edilebilir olsaydı kaybeden olmazdı. Aslında şöyle demeliyim. Eğer bu kadar basit olsaydı her zaman kazanan kasa olmazdı. Kasadan piyasaları domine eden fonları kastediyorum. Zaten bu tuzakları da yerleştiren onlar. Büyük oranda yataylaşan piyasa bu tür spekülatörlerin işine gelmez. Dalgalanmalı ki iniş ve çıkışlarda spekülatif kazanç elde etsinler.
Tabi ki bu ilişki kısa vadeli fiyat oluşumlarında etkili oluyor. Orta ve uzun vadede altının talep ve arz dinamikleri devreye giriyor ve kalıcı fiyat yönünü belirliyor.
Talep tarafında mücevher altın, yatırım amaçlı altın, merkez bankalarının rezervleri için ve sanayide kullanım amaçlı altın talepleri yer alıyor. Arz tarafında ise madencilik ve sisteme geri dönen altınlar var. FED'in mesajları ve 21 Eylülde vereceği faiz kararı altının kısa vadede dalgalanmasına neden olacak. 1.700 dolar sınırına gelebilir ama çok kalıcı olmaz.
Orta vadede ise 1.750-1.850 dolar arası fiyat hareketlerine tanık olacağız altının.