Üç yıllık süreci kapsayan 'Orta Vadeli Program' hafta sonu açıklandı.
2022 yılının kalan aylarına göre yılsonu beklentileri ve 2023, 2024 ve 2025 yılların ait öngörüler yer alıyor programda.
Toplam 50 sayfa olan programın ilk kısmı ise dünya ekonomisi ve Türkiye ekonomisine yönelik tespitlerden oluşuyor.
Bu programların çerçevesi oluşturulurken ulaşılmak istenen temel hedeflerin başında 'Türkiye Ekonomi Modeli' kapsamında yatırım, üretim, istihdam ve ihracat geliyor. Mümkün olduğunca üretim artsın, bunun istihdama olumlu yansıması gerçekleşsin, üretim için gereken yatırım iklimi ve destekleri oluşturulsun, üretim ve büyümeye katkı yapan döviz kazandırıcı faaliyet olan ihracat yükselsin.
TUTARLILIK ÇOK ÖNEMLİ
Ancak bu hedeflerin temenni boyutunda kalmaması için varsayımların, tahminlerin ve ileriye yönelik gelişmelerin projeksiyonlarının sağlıklı belirlenmesi gerekiyor. Örneğin enflasyonun en temel faktörlerinden olan kurlardan fiyatlara geçişkenlik ve ithalat fiyatları büyük oranda dolar TL kuruna bağlı.
Eğer kur yükseliş oranı gerçekçi tespit edilmezse enflasyon hedefi daha da önemlisi milli gelir ve kişi başına düşen gelir hedefleri ıskalanabilir. Gayrisafi yurtiçi hasılanın TL cinsinden hesaplanıp sonrasında bunun dolar cinsine çevrilmesinden kur tahminini görebiliyoruz. TL'den dolara çevirme işleminde bu yıl için ortalama kur 16.62 olarak kabul edilmiş. Gelecek yılda ise dolar TL kurunun 21.52, 2024'te de 24.62 düzeyine ulaşması bekleniyor hükümet tarafından.
Bu da kurların yıllık ortalama yüzde 13-14 civarında artacağı anlamına geliyor.
Birincisi düşük faiz politikası ile kur korumalı mevduat ile tasarrufların TL'de kalması nereye kadar sağlanabilir? İkincisi FED'in enflasyonla mücadeledeki kararlılığı yani şahin adımlara devamı halinde iki ülke arasındaki enflasyon farkının açılması sonucunda kur artışı bu kadar ılımlı olabilir mi? Üçüncüsü Programda öngörüldüğü gibi bu yıl 105, gelecek yıl 80 milyar dolar dış ticaret açığı olacak, 34 milyar dolar turizm geliri ile kompanse edilecek. Bunun sonucunda milli gelirin yüzde 5'ini aşan cari açık karşımızda olacak. Peki, bu seviyeye ulaşmış cari açık varken kur artışı öngörüldüğü düzeyde kalabilecek mi? Bu aşamada sadece umarız kalır diyelim.
BÜYÜME İHRACATA DA BAĞLI
Diğer dikkat çeken bir konu da programın maliye tarafında... Büyüme hızı bu yılın ikinci yarısı itibariyle önümüzdeki üç yıl düşecek ve ortalama yüzde 5.3 büyüme hızı yakalanacak. Buna rağmen vergi gelirleri programda öngörüldüğü gibi yıllar itibariyle yaklaşık yüzde 25'ler dolayında yükseliyor. Oysa yıllardır vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payı yüzde 70'lere yaklaşıyor. KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergiler ise malumunuz tüketimden alınıyor. Dolayısıyla iktisadi faaliyet hızının yavaşlaması karşısında bu seviyelere ulaşılması diğer bir deyişle bu öngörünün gerçekleşmesi ancak vergi reformu ile olabilir ki bu da zamanla etkisini gösterir.
Yeri gelmişken maliye tarafına bir ekleme yapalım. Verilere göre bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 3'lerde kalıyor. Bu da mali disiplinin süreceği anlamına geliyor.
Son olarak büyümeye değineyim. Bu yılsonunda yüzde 5.5, 2023'te yüzde 5 ve diğer iki yılda yine yüzde 5.5 büyüme tahmin edilmiş programda. Bu performans biraz iyimser kalabilir. Çünkü hane halkı borç oranları çok yükseldi, Merkez Bankası kredileri daraltıyor ve büyümeye katkı yapan ihracat biraz Avrupa'nın ekonomik kaderine bağlı.