Türkiye'yi karıştırmak isteyenler boş durmuyor. "Su uyur düşman uyumaz" misali görevdeler. Türkiye'de toplum kesimlerinin sinir uçlarına dokunup karışıklık çıkarmak istiyorlar.
Bir yandan, İstanbul'da Maçka Parkı'nda bir senaryo uygulanıyor ve ardından "Kıyafetime karışma" sloganıyla bir eylem organize ediliyor. Eş zamanlı olarak, 28 Şubat günlerini hatırlatan provokasyonlar için düğmeye basılıyor.
Şanlıurfa Siverek'te adeta "Ben bir provokasyonum" diye bağıran olayda sarık giydirilmiş biri sahneye çıkarılıyor.
Bir provokatör olduğu her halinden belli olan bu kişi, elindeki tahra ile Atatürk heykeline saldırıyor. Nasıl oluyorsa bu saldırı an be an görüntüleniyor ve tüm medyada yer alması sağlanıyor.
Zannedersiniz ki, 28 Şubat'ın baş figürleri Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin de biraz sonra çıkıp gelecek...
Bunları geçtiğimiz pazar günü FETÖ'nün hayalini kurduğu kaos planını deşifre eden Yeni Asır'ın sürmanşet haberiyle birleştirince, tablo daha net anlaşılıyor.
Dış güçler ve içerideki FETÖ gibi uzantıları, Türkiye'nin "var olma" ve "kendi kararını artık kendi verme" tercihine darbe vuracak bir karışıklık çıkarmak istiyor. Amaç, Gezi benzeri olaylar yaşanması ve ardından dış güçler ile FETÖ'nün dizayn ettiği yeni bir hükümet kurularak FETÖ'cülerin hapisten çıkarılması. Tabi filmin sonunda da parçalanmış bir Türkiye hedefleniyor.
ÇOK BEKLERSİNİZ!
Türkiye'yi eski Türkiye mi sandınız? 28 Şubat'taki gibi istediğinizi yapabileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Bunlar artık bize sökmez.
Toplumun her kesimi bu bilinçte. 15 Temmuz'da hain darbe girişimine canı pahasına direnen ve demokrasiye bağlılığını ortaya koyan bir millet var karşınızda. O yüzden bize tekrar bu oyunlarla gelmeyin!
Avucunuzu yalarsınız.
SİZ DE TAZMİNATINIZI ALMAYIN O ZAMAN
Fatih Terim, Alaçatı'daki kebapçı baskını olayından sonra Türkiye'nin en çok konuştuğu isim oldu. Herkes işi gücü bıraktı Terim'i ve kebapçıda yaşananları konuştu. Tamam, bu tabi ki, hoş görülecek bir davranış değil, kabul ediyorum ama Terim'e medyada saldıranların büyük bölümünün de bunu kişisel kin ve antipatisinden yaptığını düşünüyorum.
Fatih Terim'in Milli Takımlar Direktörlüğü'nden ayrılırken aldığı tazminat da dillere dolandı. "Madem kendisi ayrıldı niye bu tazminatı alıyor" denildi ama ortaya çıktı ki, Terim kendisi istifa etmemiş, Milli Takım'dan gönderilmiş. Yani, bu alacağı tazminat da hakkı. Bazıları çıkıp diyor ki, "Bu parayı almasın ya da bağışlasın!.."
Size ne?
Allah aşkına, söyleyin siz işten kovulsanız tazminatınızı bırakmak ister misiniz? Bu para Fatih Terim'in hakkıdır, lütfen kimse diline dolamasın.
KOCAOĞLU AYIP ETTİ
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bunu hep yapıyor. "Ben katakulli yapmam" diyor ama zam isteyen işçilere sürekli oyun oynuyor. 2013'te İZELMAN ve İZENERJİ şirketlerinde greve gitmeye hazırlanan binlerce işçiyle oturup anlaşmak yerine, konuyu Yüksek Hakem Kurulu'na taşıdı. Sonuçta işçilere kurul tarafından belediyenin önerdiği civarda bir zam verildi. Bu durum işçileri isyan ettirdi.
Şu an Büyükşehir ile yakın ilişkileri olan DİSK Genel Başkanı Kani Beko bile bunun İzmir için kara bir leke olduğunu söyledi.
Kocaoğlu şimdi de İZDENİZ'deki gemi personeline devletin getirdiği "gelir vergisinden muaf olma hakkı"nı bahane ederek sıfır zam yapmak istedi. Ancak, işçiler bunu kabul etmedi ve greve gitti.
Kocaoğlu ise, bir kez daha işçilerin arkasına dolanmayı tercih etti. İşçileri ve yetkili sendikayı bırakıp Ankara'nın yolunu tuttu.
İşçilerin bağlı olduğu konfederasyon olan Türk-İş'in Genel Başkanı Ergün Atalay ile masaya oturup işi üstten bitirmeye çalıştı.
Ama işçiler bunu da kabul etmedi.
Kocaoğlu yine duramayıp gitti ve bunu kendisine yakın medya kuruluşlarında "Anlaşmayı isçiler istemiyor" şeklinde propagandaya dönüştüren haberler yaptırdı.
Sosyal demokrat olduğunu söyleyen bir partinin belediye başkanına bunlar yakışıyor mu?