Güzelbahçe Belediyesi'nin CHP'li Başkanı Mustafa İnce ilçedeki delege seçimlerinde kendisinin istediği listeye destek vermeyen Mine Bilir Şahin'i Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü'ndeki işinden alıp umumi tuvalet temizlemekle cezalandırdı.
Sırf siyaseten ters düştüğü için bir çocuk annesi genç kadını, alkollü mekanların yer aldığı iskeledeki umumi tuvaleti hem de akşamları temizlemek için görevlendirebildi.
Bunu insan düşmanına yapmaz ama bir belediye başkanı partilisine yapabildi.
Ancak, bu rezalete CHP'de İzmir Milletvekili Tacettin Bayır ve parti okulu yöneticisi eşi Tülay Bayır dışında tepki gösteren bir kişi bile olmadı. PKK'nın siyasi uzantısı HDP'liler teröristlere özgürlük anlamı taşıyan "Vicdan ve Adalet Nöbeti" eylemi yaptıklarında destek için sıraya giren CHP İl Başkanı Asuman Ali Güven, İzmir Milletvekilleri Atila Sertel, Musa Çam başta olmak üzere tüm CHP örgütü sessizliğe büründü.
Hiçbiri "Partimiz zarar görüyor, bu yanlış görevlendirme acilen iptal edilmeli" diyemedi. Siz önce kendi içinizdeki bu rezaletlere son verin de ondan sonra teröristlerin haklarını savunmaya çalışın...
Peki İzmir'deki kadın kuruluşlarına ne demeli?
Yaşanan bir iki tatsız olayın ardından "Kıyafetime karışma" eylemleri başlatan İzmir'deki kadın kuruluşları, 5 yaşında bir çocuk annesine yapılan bu muameleye karşı tek bir söz söylemedi.
Kadın kuruluşu olmak demek sadece kadınların kıyafet özgürlüğünü savunmak mıdır?
Kadın kuruluşu olmak demek ülkede sanki kadınların giyim ve kuşamına sistematik bir müdahele varmış havası estirmeye çalışmak mıdır?
Güzelbahçe'de haksızlığa uğrayan bir kadına destek olmak niye aklınıza gelmiyor?
Bir kadına yapılan haksızlık karşısında susmayı nasıl içinize sindirebiliyorsunuz?
Bu arada Güzelbahçe Belediyesi'nin iki kadın Meclis üyesi Belgin İpekoğlu ve Zeynep Ferda Demirbaş'ın da böyle bir rezalete sessiz kalmaları, en az olayın kendisi kadar vahim...
SAYIN KILIÇDAROĞLU SİZİ İZMİR'DE TAKAN YOK
CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde bir araya geldiği partisinin belediye başkanlarına örgüt işlerine karışmamaları konusunda kesin talimat verdi. Belediye başkanlarının 2018'de yapılacak olağan kurultay sürecine müdahil olmamasını isteyen Kılıçdaroğlu, başkanlara "Örgütün işlerine karışmayın. Çıkabilecek tartışmalarda uzlaştırıcı pozisyon sergileyin" dedi.
Ama görülüyor ki, bunu İzmir'deki bazı CHP'li belediye başkanları, "Örgüt işlerine karışın. Kendinize yakın ilçe başkanı seçtirmek için ne gerekiyorsa yapın. Kendi diktatörlüğünüzü kurun" diye anladı. Birçok belediye başkanı, ilçelerindeki delege seçimlerine sanki belediye başkanlık seçimine giriyormuş hırsıyla asılıyor. En bariz örnekleri de Çiğli ve Güzelbahçe...
Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan, daha bir ay önceden aynı zamanda belediyede iş verip yüklü maaş verdiği İlçe Başkanı Zeynel Mertoğlu'na desteğini açıkladı. Oyunu Mertoğlu'na vereceğini söyledi.
Güzelbahçe'deki rezaleti zaten biliyorsunuz, yukarıda detaylarını anlattım.
Bu durum ortaya koyuyor ki, İzmir'de CHP'li birçok belediye başkanı Genel Başkanları Kılıçdaroğlu'nu takmıyor.
Alttan alta da değil açıktan örgüt işlerine müdahil oluyor. Kılıçdaroğlu, verdiği talimatı meydan okurcasına takmadığını ortaya koyan bu başkanlara sesini çıkarmayacak mı?
Kılıçdaroğlu, Güzelbahçe Belediye Başkanı'nın bir kadın çalışanı sırf kendi istediğini yapmadı diye umumi tuvalet temizlemekle cezalandırması karşısında da sessiz mi kalacak?