CHP'de Alaattin Yüksel'in istifasının ardından İl Başkanlığına seçilen Asuman Ali Güven ile henüz tanışmadım. Dışarıdan ve yaptığı açıklamalardan beyefendi bir kişiliğe sahip olduğu izlenimi ediniyorum. Ancak, CHP'nin İzmir İl Başkanlığı koltuğunu da tam olarak kaldıramadığı ve silik kaldığı kanaatindeyim.
İl Başkanı, o ilde Genel Başkanı temsil eder. CHP'de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, bir süre önce belediye başkanlarını topladı ve kesin talimat vererek, "Örgüt seçimlerine karışmayın" dedi.
Ama maşallah İzmir'deki belediye başkanları Kılıçdaroğlu'nu hiç takmadı. Bazı ilçe belediye başkanları, delege seçimlerine o kadar asılıyor ve kendilerinin desteklediği isimlerin seçilmesi için o kadar gayret gösteriyor ki, sanırsınız delege değil belediye başkanı seçimi yapılıyor.
Kılıçdaroğlu'nun bu kesin talimatına rağmen başkanların bu yaptığına 'dur' demesi gereken kişi İl Başkanıdır. Ama İl Başkanı Güven, o kadar beyefendi takılıyor ki, sesini başkanlara karşı bir türlü yükseltemiyor hatta onları savunuyor. İzmir'de bazı belediye başkanları örgüt seçimlerinde at koştururken bir internet sitesine açıklama yapan Güven, yumruğu masaya vuracağı yerde şöyle dedi: "Belediye başkanlarını aslında üyeler zorluyorlar.
Alana çekmeye çalışıyorlar.
Karışıyor denilenler de üyelerimizin iletişime geçerek seçimlere sokmak istedikleridir." Sayın Güven, siz nerede yaşıyorsunuz? Bunu soruyorum çünkü, bunları İzmir'de yaşayan biri söyleyemez. Güzelbahçe'de, Dikili'de, Çiğli'de ve birçok ilçede yaşananları görmüyor musunuz? Belediye başkanları Genel Başkanın sözünü takmıyor ama siz temsil ettiğiniz Genel Başkanın yanında saf tutacağınıza gidiyorsunuz ters düşmekten çekindiğiniz belediye başkanlarını koruyorsunuz.
Sayın Başkan Güven, Genel Başkanı takmayanlar, böyle davrandığınız müddetçe sizi hiç takmazlar.
CHP'DE ADALET YERLERDE
CHP'de süren ilçe delege seçimleri önceki yıllarda olduğu gibi "evlere şenlik" olarak devam ediyor.
Skandalın biri bitiyor biri başlıyor.
Partinin sözde adalet kurultayı düzenlediği Çanakkale'de ortaya çıkan görüntüler ise, tam bir rezalet. Detaylarını manşetimizde de okuyacağınız skandalda CHP Merkez İlçe Sekreteri Adem Sırlan, sandığa defalarca imzasız ve geçersiz oy at atarken görülüyor. Olayla bağlantısı olduğu suçlamalarını reddeden CHP Çanakkale İl Başkanı Nejat Önder'in açıklaması ise, partinin içine düştüğü trajikomik hali yansıtıyor: "Adalet kavramının yara aldığı, vicdanların rafa kaldırıldığı, garabetlerle dolu bir süreç içerisindeyiz." Dedik ya skandalın biri bitiyor biri başlıyor diye...
Daha Çanakkale'deki bu olay konuşulurken İzmir'de ikinci "sürgün" skandalı patlak verdi.
Daha önce Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce, delege seçimlerinde istediği adaya destek vermeyen bir kadın çalışanını umumi tuvalet temizlemekle cezalandırmıştı.
Şimdi de Dikili'de belediye çalışanı Deniz Öztürk, Başkan Mustafa Tosun'un istediği listeye destek vermediği için zabıta müdürlüğünden temizlik işlerine sürüldüğünü iddia etti ve görevlendirme tutanağını sosyal medyada yayınladı.
Öztürk paylaşımında da Başkan Tosun'un CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözde adalet yürüyüşüne katıldığına dikkat çekti ve şunları söyledi:
"Yalaka ve yavşakça bir duruş sergilemektense onurum ve şerefimle her birimde çalışırım bu bana koymaz da... Sen kalkıp Kemal Kılıçdaroğlu'yla Adalet Yürüyüşü'ne katılacaksın hak adalet diye yürüyeceksin sonra ilçe başkanlığı seçimlerinde mavi listeyi alenen destekleyeceksin oy vermeyenlere yaptırımlar uygulayacak tehditler savuracaksın ben de beyaz listeyi destekledim diye beni temizlik işlerine süreceksin. Sana biat edeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun neyse şunun şurasında 1,5 senen kaldı..." İddiaları reddeden ve seçimlere karışmadığını savunan Başkan Tosun ise, Deniz Öztürk'ün daha önce "2 ay sonra evleneceğim, Almanya'ya gideceğim.
Beni işten atın tazminatı fazla alayım" dediğini iddia ederek, bu çıkışı da bu yüzden yaptığını ima etti.
CHP'de delege seçimleri ve kongre süreci tamamlanıncaya kadar bakalım daha neler göreceğiz?