Tablet, telefon, bilgisayar... Çocuğumuz ister 2 yaşında, ister 22 yaşında olsun, bu ekranlarla çoğumuzun başı fena halde dertte. Konu ile ilgili Uzman Klinik Psikolog Pırıl Bilger Özkaranfil'e danıştım. "Günümüzde ne yazık ki çocuklar teknoloji ile anne karnından itibaren tanışıyor" diyerek, başladı sözlerine. Yani öyle "Küçücük çocuğun eline telefon mu verilirmiş, cık cık cık" boyutunun çok ötesinde aslında sorun.
Sevgili Pırıl, sözlerine şöyle devam etti:
ANNE KARNINDAN İTİBAREN
"Annenin teknolojik aletleri kullanması ile çocuk onlardan yayılan frekansları hissetmeye başlıyor. Örneğin; anne karnındaki bebek belli bir gelişim aşamasına geldiğinde sesleri çok iyi ayırt etmeye başlar. Genelde klasik müzik dinletilen bebeklerin ruhsal ve fiziksel sağlıklarının, zihinsel gelişimlerinin diğer bebeklere oranla daha iyi olduğu üzerine binlerce çalışma var. Bu da bebeklerin aslında anne karnında teknoloji ile tanışmasına dayanıyor diyebilirim."
Uzman Klinik Psikolog Pırıl Bilger Özkaranfil
ZEKALARI KÖRELİYOR
Teknolojiyi doğru kullandığımızda çok yararı var ama yanlış kullanımı adeta felaket! En önemlisi, zekaları etkileniyor!
"Bizim bebe bilgisayarda çok iyi, zeki maşallah" şeklindeki böbürlenmek yersiz.
Tersine; bilgiye aç olan beyin hücreleri, fazla ekran kullanımı karşısında bozulmaya uğruyor! Psikolog Özkaranfil durumu şöyle açıklıyor: "Yemek yerken, uyurken ve oyalamak adına ebeveynler çocuklarına tablet veya telefon veriyor ve her şey böyle başlıyor. Bebek beynindeki nöron adı verilen yapılar, 'yeni bir bilgi akışı olsun' diye gece gündüz çalışırlar. Nöronlar ve birbirlerine güçlü şekilde bağlanmış olan sinapslar aracılığı ile çocuk dünyadaki her şeyi öğrenmeye başlar.
Fakat işin içine teknoloji bağımlılığı girince bu yapılarda bozulma veya gerileme başlar."
SİHİRLİ KELİME SİNİR
Bu durumda telefonu, tableti, bilgisayarı toptan mı çıkaracağız hayatımızdan?
Elbette mümkün değil. Burada sihirli kelime; sınır. Üstelik hem kendimiz hem de çocuğumuz için. Özkaranfil, "Çocuklara sınır konulmadığı takdirde ve çok küçük yaşlarda teknoloji ile tanıştırıldıklarında bu durum bağımlılık haline gelebilir. Çocuklara, 'Artık bu kadar telefonla oynama' dendiğinde çocuğun tepkisi de 'Eee, sen oynuyorsun ya!' oluyor genellikle. Bu yüzden örnek olmanız çok önemli" diyor.
KORKU, KAYGI, TAKINTI...
Peki, ekrana gereğinden fazla maruz kalan çocuk ve ergenlerde ne gibi psikolojik ve gelişimsel sorunlar görülüyor?
Uzman Klinik Psikolog Pırıl Bilger Özkaranfil, özetle şöyle sıralıyor:
■ Bebeklerin ve çocukların beyin, dil, sosyal, fiziksel ve psikolojik gelişimleri ciddi derecede olumsuz etkileniyor.
■ Dil bozukluklukları, iletişim ve sosyal becerilerde eksiklik, kas becerilerinin gelişmemesi ve duruş bozuklukları görülüyor.
■ İzledikleri içerikler yüzünden korku, öfke gibi duyguların zirveye ulaşması ile aileler birçok ikincil problemle karşı karşıya kalıyor. Kaygı bozukluğu, takıntı ve zihinsel bozukluklar en yaygın olanları.
GÖK MAVİSİ, AĞAÇ YEŞİLİ
Dikkatini toplayamama, odaklanamama, çabuk sıkılma bu çocukların ortak sorunları. O ekranı kaydırabildikleri hızda istiyorlar her şeyi. Bu arada Pırıl Bilger Özkaranfil'in de vurguladığı gibi büyürken göğün mavisini, ağacın yeşilini, bir şiirin inceliğini kaçırıyorlar... Sınır koymak önemli ama daha da önemlisi, konuya bakış açımızı değiştirmemiz, hem kendimizde hem de çocuğumuzda zihinsel dönüşüm gerçekleştirmemiz ve farkındalık oluşturmamız şart. Şu yukarıda saydığımız zararları bir hazmedelim, haftaya da çözüm önerilerinden devam ederiz... Ne dersiniz, haftaya buluşuncaya kadar tableti, telefonu hayatımızdan bir 'tık' azaltmakla işe başlayalım mı?