• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Dersler 10 numara hayat bilgisi sıfır! FİLİZ İÇKE ÖNAL

Dersler 10 numara hayat bilgisi sıfır!

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 24 Şubat 2024, 18:14

Çocukta ders başarısını odak noktasına alınca, bazı şeyleri ister istemez es geçiyoruz. Oysa "hayat bilgisi" de, en az ders başarısı kadar önemli ve de gerekli...
Basit 1-2 sorunun cevabı bile bu konuda bir fikir verecektir.
Mesela evdeki sorumlulukları neler?
Evde sadece onun olan herhangi bir görev var mı?
Yoksa "Armut piş, ağzıma düş" şeklinde dünyadan bihaber mi yetişiyor?
Diyelim ki 10 yaş ve üstü bir çocuk * Ayakkabısını bağlayabilir mi?
Bağlıyor mu?
* Kopan düğmesini dikebilir mi?
Dikiyor mu?
* Tatil çantasını kendisi hazırlayabilir mi? Hazırlıyor mu?
* Çivi çakabilir mi? Çakar mı?
* Market alışverişi yapabilir mi?
Yapar mı?
* Çöpü dökebilir mi? Döker mi?
* Bulaşık yıkayabilir mi? Yıkar mı?
* Sofra kurabilir mi? Kurar mı?
* Yumurta kırabilir mi? Kırar mı?
* Tost hazırlayabilir mi? Hazırlar mı?
Her madde için yarımşardan 1 puan desek, toplam 10 puandan sizinki kaç puan alır mesela? Güler miyiz ağlar mıyız bilemem ama yaşı 20 olup da bu listeden 5'in üzerinde puan alamayacak gençler tanıyorum. Bu onların suçu değil elbette... Bir adım önlerinden gidip her şeye onlardan önce atılan büyükleri (!) var önlerinde ne yazık ki.
Sorsan, kıyamıyoruz! Sonuçta patlayan ampulü bile değiştiremeyen yetişkinler (!) yetiştiriyoruz...

BİL DE İSTERSEN YAPMA
Annem bazen bir şeyler öğretirken hemen arkasından eklerdi: "Bil, yapma" diye. Şimdi anlıyorum sebebini. Bir kez öğretince, içi rahat ediyordu. "Bir gün ben olmadığımda ne yapacak?" diye düşünmüyordu çünkü. Demem o ki, fırsat varken öğretmek gerek bazı şeyleri.
Sonrası hem bize hem onlara zor.

EMEK SÖMÜRÜSÜ DEĞİLMİŞ OYSA...

Deneyimlerle büyürken, büyüklerin sözleri de kulağa küpe oluyor hep. Mesela ne zaman sızlansam annem, "Yaptığın bana ise öğrendiğin kendine" derdi. İçten içe kızardım, yüzlerce kez yaptırdığı işin ne kadarı bana olabilirdi ki! Emeğim sömürülüyordu düpedüz (!) Emek sömürüsü kavramını o yaşlarda bilmiyordum ama benzer bir noktadan kızdığımı hatırlıyorum. Oysa gerçekten de yapılan iş değil, kattığı beceriymiş önemli olan.

"YAPTIĞIN İŞİ ÖNCE KENDİN BEĞENECEKSİN"

Verdiği işi bitirince "Beğendin mi?" diye sorduğum annemin, "Sen beğendin mi?" diye karşılık vermesi, sinir bozucu bir başka detaydı. "Yaptığın işi önce kendin beğeneceksin" diye de eklerdi. Çocuk aklımla bu da manasız gelirdi. Şimdi düşünüyorum da, insanın beğenilecek bir iş ortaya koymak amacıyla çabasını hep yüksek tutması, çıkan sonucu da nesnel şekilde değerlendirebilmesi ne kadar önemli oysa. Bunun kazandırdığı özgüven ise hem yersiz övgü hem de haksız eleştiriden koruyor.

'BANA NE!' DİYEN İNSAN KÖTÜLÜĞÜ

Günümüzde, cenaze evinde yediği pilav için ev sahibinden karabiber isteyen insanlar var. Oysa bir zamanlar, bırakın karabiber istemeyi; mahallede cenaze varsa televizyon açmak ayıptı. Hayır için helva kavrulduğunda, bir kaşık da ağaç dibine konulur, konulurken de "Kurtlara kuşlara, erenlere evliyalara" denilerek topraktaki karıncanın bile hakkı gözetilirdi. Okula beslenme saati için elma götürülür, mandalina götürülür ama asla muz götürülmezdi mesela. Herkes alamazdı çünkü. Ah o yitirdiğimiz incelikler... Kuşkusuz, o günlerde de benzer meselelerde, iğrenir gibi yüzünü buruşturup, omuz silkip "Bana ne!" diyen insanlar vardı. Günümüzde belki daha çok belki yalnızca daha görünürler, bilmiyorum. Kötülüğün bin türlü tarifi yapılabilir ama "Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür" cümlesindeki insanlar, tam da bu profile uyuyor sanki, ne dersiniz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.