Yeni yıla girdiğimiz şu günlerde iş dünyasında bir hareketlilik söz konusu. Kamu ve özel sektör 2020 yılına ilişkin hedeflerine ulaşmanın derdine düşmüş, yeni yollar arayışı içinde.
Hedeflere ulaşmanın, verimlilik ve karlılığın yolu "sistem kurmaktan ve sistemli olmaktan" geçmektedir. Eğer sisteminiz yoksa, ne kadar çabalarsanız çabalayın boşa kürek çekmeye devam edersiniz.
Hedeflere varmak için insan en değerli sermaye olduğundan, insanın doğru yönetilmesi şarttır. Çalışanı anlamak, kapasitesini bilmek, güçlü ve zayıf yönlerini keşfetmek görev dağılımını yaparken en belirleyici kıstaslardır.
Ayrıca başarılı iş çıktılarının oluşabilmesi adına, öncelikle iş yapış şekillerinin belirlenmesi, işin prosedür ve yönergelerinin oluşturulması ve yol haritalarının tanımlanması gerekir. Bu noktada takip ve geri bildirim süreci çok önemsenmelidir.
Çünkü bu nokta çalışanların etkili ve verimli çalışması adına anahtar rol olacaktır.
Genelde iş hayatında karşılaşılan en büyük sorun, çalışanın başarılarının görülmemesi, verimsizlik yaratan çalışanın fark edilmemesi ve her iki çalışanın aynı kefeye konulmasıdır.
PERFORMANS YÖNETİMİ
Oysa verimsizliğe sebep olan, sorun yaratan, çaba göstermeyen çalışanlara karşı caydırıcı ve önleyici tedbirlerin alınması hatta bir takım disiplin süreçlerinin uygulaması beklenir. Çalışma hayatındaki performansı düşük hatta sorun yaratan kişilerin oluşturduğu olumsuzlukları ortadan kaldıracak en etkinli yöntem, performans yönetim sisteminin kurulmasıdır.
Bu uygulama somut iş çıktıları yaratan, çalışanın açığa çıkmasına imkan verecek ve olumsuzların önünü kesecektir.
Maalesef "işim garanti, bana bir şey olmaz" mantığının hakim olduğu ve buna izin verilen yasal sistemlerden verim beklenmesi mümkün değildir. Kısa, orta ve uzun vadeli hedefler koyan, somut iş çıktıları üreten çalışanlar olduğu sürece ülkemiz her yönden gelişir. Güçlü devlet yapıları için özellikle kamu sektöründe çalışanın emek israfını önleyecek, ölçülebilir ve verimlilik sağlayacak sistemlere ihtiyaç vardır. Güçlü ülkeler için güçlü devlet yapıları çok mühimdir. Bu yapılar için de liderlerin rolü çok önemlidir. Etki ve verimlilik için organizasyon şemalarının sade olması daha avantaj yaratacaktır.
Yalın yönetim modeli ile bürokrasinin ve hiyerarşinin azaldığı yapıların daha çok verim sağladığı doğrulanmaktadır.
ÜÇ TEMEL PRENSİP
Hiyerarşinin yoğun olduğu kurumlarda, katılımcı yönetim uygulamalarından uzaklaşıldığı bilinmektedir. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin liderlik uygulamaları ve dünyaya model olmuş Türk liderlerinin uygulamalarını incelediğimizde sistem ve insan faktörü etkilidir. Mesela Hz. Muhammed'in "şura (meşveret), ehliyet ve liyakat, adil olmak" üç temel yönetim ve liderlik prensibi, Atatürk dahil dünyada birçok lidere ilham vermiştir.
Atatürk, "Dünyanın en büyük insanı Hazreti Muhammed'dir" demiştir. "Hz.
Muhammed'in Yönetim ve Liderlik Sırları"nı anlatan kitabın herkes tarafından okunmasını tavsiye ederim.
Öte yandan halen birçok sektörde merkeziyetçi ve bürokratik yapıların baskın olması iş akışlarını tıkamaktadır. Kısa sürede çözülebilecek işler, üst düzey yöneticilerin imza sürecine takılmakta, bu durum da işlerin zamanında ve etkili yürümesinin önüne geçmektedir. İşte tam bu noktada ehil insanların olması ve doğru sistemlerin kurulması ile bu sorunlar çözülebilir.
Çalışma hayatındaki uygulamalar, tüm iş ve işlemler ülkemizin geleceğini belirlediğinden, iş dünyasının etkin ve verimli çalışması ekonomik ve sosyal yaşantı açısından çok önemlidir. Bu nedenle refahı yüksek bir toplum için kamu ve özel sektörün verimi veya verimsizliği tüm halkın kaderidir.