Gıda fiyatlarında son dönemlerde büyük bir artış görülüyor. Tüketici açısından bakıldığında market ve pazar fiyatları cep yakıyor. Üretici açısından bakıldığında ise pandemi sürecinde personel sıkıntısı çekilmesi, tohumun yüksek maliyeti, gübre fiyatlarındaki artış yani kısacası girdi maliyetlerinin yüksekliği ürün fiyatlarında artışa neden olmaktadır. Hele bir de buna aracılar yelpazesinin de eklenmesi ile ürün topraktan tezgâha gelene kadar fiyatında ciddi bir artış meydana geliyor.
Gıda fiyatlarındaki artış sadece ülkemizde değil, tüm dünyada görülen bir durumdur. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) küresel gıda fiyatları üzerine yaptığı araştırmalar, fiyatlardaki artışın Eylül 2011'den bu yana en yüksek seviyeye ulaştığını ortaya koyuyor.
FAO'dan yapılan açıklamaya göre, Mayıs ayında ortalama 127,1 puan olan Gıda Fiyat Endeksi, bir önceki aya göre 4.8, geçen yılın aynı ayına göre ise yüzde 39,7 oranında artış göstermiştir. Bu durumda bitkisel yağ, şeker ve hububat fiyatlarındaki artış, son on yılın en yüksek artışı olarak kabul edilmektedir.
İKLİM KOŞULLARI VE KURAKLIK
Ülkemizdeki üretim maliyetleri ve özellikle tohum ve gübrenin pahalı olması tarım sektöründeki üretimi büyük ölçüde kısıtlamaktadır. Tohum ve gübrede dışa bağımlı olmadan üretim yapabilmemiz bizi güçlendirir. Çünkü tarımın devam etmesi için bu ikisi en önemli hammaddedir.
Bu alanda dışa bağımlı olmadan üretim yapabilmek gücümüze güç katacaktır. Ülkemizde bu konuda yerli tohumların yaygınlaşması ve geliştirilmesi adına çalışmalar yapılmaktadır. Tarım alanındaki bu çalışmaların meyvelerini gelecek yıllarda toplayacağız.
Diğer taraftan tarımı etkileyen ve üretim için büyük role sahip olan bir başka konu ise iklimdir. Özellikle kuraklığın artması zirai ürünlerin ekilmesini ve yetiştirilmesini önemli oranda engellemektedir. Maalesef kuraklık üretim açısından önümüzdeki süreçleri ciddi şekilde tehdit etmektedir.
İklim değişikliği ve değişimler inovatif üretim yöntemlerini zorunlu kılmaktadır.
Akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaşması bu noktada kurtarıcı olacaktır. Ancak akıllı tarım uygulamalarında güçlenmemiz hatta lider olabilmenin yolu gençlerimizin tarıma özendirilmesiyle mümkün olacaktır.
GELECEĞİMİZ TARIMA BAĞLIDIR
Gençlerin tarıma yönelmesi için Tarım Bakanlığı çok önemli teşvikler sunuyor.
Bu teşviklerin yanında, şehirden köye göçün desteklenmesi için köylerde sosyal alanların oluşturulması da sağlanabilir.
Köylerdeki genç nüfus tarımdaki geleceğimiz açısından yaşamsal önemdedir.
Yerel yönetimlerin ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın eşgüdümlü çalışmaları da bu noktada önem taşımaktadır.
Bir ülke için tarım, en az savunma sanayi kadar öncelikli olmalıdır. Ülkemizin bir tarım ülkesi olduğunu hesaba kattığımızda, stratejik ürün gruplarında dünya ile rekabet edecek konumda olmamız gerekmektedir.
Örneğin bitkisel yağ stratejik ve endüstriyel bir üründür. Bu üründe yapılan üretimin miktarı, diğer tarım paydaşlarını doğrudan etkilemektedir. Aynı şekilde pamuk, şeker pancarı (şeker otu), selüloz, keten, kenevir, hububat vb. gibi tarım ürünleri bizi dışa bağımlılıktan kurtaracak önemli stratejik kalemlerdir. Gelecekte dünya genelinde artacak nüfus ve iklim değişikliğini de öngörerek, tarımda lider olmak için daha fazla tohum atmalıyız.
Çünkü gelecek tarıma bağlıdır.