21. yüzyılda dünyanın kıyasıya rekabet ettiği günümüzde milletlerin üstünlük sağlamasının en önemli koşulu "bilimdir". Bilgi en değerli sermayedir. Dünyanın her yerinde bilgi güçtür. Bilgiyi üretmede anahtar ise nitelikti insan kaynağıdır. Bunun yolu da şüphesiz eğitimdir. Lisansüstü eğitim bilgi üretme açısından ve vizyon sahibi olunma noktasında çok mühimdir.
Özellikle doktora eğitimi bilim insanı yetiştirdiği için bilgiyi yorumlama ve üretmede en önemli aşamadır. Bu nedenle ülkemizin gelişmesi için doktora yapan kişi sayısını artırmak, eğitim politikalarının en önemli görevi olmalıdır.
Bilim insanı unvanı doktorada verilmektedir.
Bir ülke ne kadar çok bilim insanı yetiştirirse nitelik artar ve bilgiler ülkeye katma değer sağlar. Bu konuda Cumhurbaşkanı beyin göçünü engellemek ve geri döndürmek için yurtdışındaki bilim insanlarına çağrı yaparken, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da bir yandan doktora yapanlara bazı teşvikler sağlamaktadır. 5-10 yıl öncesine kadar akademik kariyer amaçlayan kişiler doktora yapmak isterken, global değişimler karşısında kamu ve özel sektör çalışanları da doktora yapmak istemektedir.
ORTAK HAREKET EDİLMELİ
Ülkemizde doktora eğitimini artırmak için daha kolaylaştırıcı ve özendirici faaliyetler uygulanabilir. Örneğin Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliğinde belirtilen yabancı dil sınavlarını aşamayan kişiler doktoraya başvuramıyor. Bu kapsamda ÖSYM ve YÖK'ün birlikte hareket ederek daha kolaylaştırıcı bir düzenleme veya taahhütlü bir koşul getirebilir.
Öte yandan sınavların geçerlilik süresi düşünüldüğünde bu sınavlar salt yabancı dilin bilindiğine dair bir kanıt değildir. Eğer bir kişi; dinleme, yazma, konuşma gibi kriterleri birlikte taşımıyorsa zaten yabancı dil bildiği söylenemez.
Günümüz teknoloji çağında çeviri programları gibi kolaylaştırıcı uygulamalar göz önünde bulundurulduğunda sırf yabancı dil engeli nedeniyle doktora eğitiminden ve öğrenilen o eşsiz bilgilerden toplum mahrum kalmamalıdır. Zaten bu aşamaya gelen birey kendini geliştirme hevesindedir.
Yabancı dil kıstası üniversite senatolarına bırakılabilir. Okullar Türkçe veya İngilizce eğitim verilen bölümlere göre şartlarını belirleyebilirler.
GÜÇLÜ YARINLAR İÇİN
Aslında bu çağda herkesin anadili gibi bir yabancı dil konuşması gerekir. Dil küçükken iyi öğreniliyor. Bu konuda en büyük sorumluluk Milli Eğitim Bakanlığına düşüyor. 21. Yüzyılda okullarda anadil seviyesinde ingilizce eğitimin verilmemesi çözülmesi gereken en önemli sorunların başındadır. Çünkü yabancı dil dünyaya açılan kapıdır. Ülkemizin kabuk değiştirmesi için bilime, teknolojiye yatırım yapması, tüketen değil üreten bir ülke olması için bilim insanlarına büyük ihtiyaç var.
İş dünyası ve tüm sektörlerin beklentisine yönelik bir eğitim sistemi olduğunda üretim artacak ve işsizlikte de düşecek.
Bu nedenle tüm sektörlerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik eğitim sistemine ve bilimsel çalışmalara gereksinim var. Sektörün nabzını tutan iş dünyasının, STK, OSB, Odalar, TOBB gibi ekonomiye yön veren kurumlarla birlikte Türk eğitim sisteminin ortak hareket etmesi çok mühimdir.
Son üniversite yerleştirmelerinde boş kalan yüzlerce bölüm ve dolmayan kontenjanların üzerine düşünmeli ve iyileştirme çalışmaları yaparak geleceği inşa etmeliyiz. Ülkemizin güçlü yarınları için bilime kapıların açılması eğitim ve bilimle mümkündür.