Dünya düzeninin evrim geçirdiği tarihi günler yaşıyoruz.
Son 2 yılda başlayan değişimler yeni dünya düzenini yeniden kurgulamaya başladı.
2022 bambaşka bir yıl olacak. Bu değişimleri zorunlu kılan temel neden çevresel ve teknolojik faktörler ile küresel ekonomide yeni arayışlar.
Tüm dünyayı etkileyen pandemi sürecinin de bazı değişimleri dayattığını kabul etmek durumundayız.
Özelikle küresel ısınma ve etkileri yaşama dair büyük sonuçlar ortaya koyuyor. Bu amaçla dünya genelinde pek çok tedbirler alınıyor. Örneğin, Paris Anlaşması...
Çevre bilincini ve yeşil devrimi ülkelerin gündemine getirmekle kalmayıp yasal düzenlemeler yapmaya yönlendirdi. Ülkeler yaşanabilir bir dünya için çabalarken bu amaca yönelik yeni politikalar belirliyor.
ÇOK BÜYÜK FIRSATLAR VAR
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile sosyal, ekonomik değişimleri beraberinde getirirken, inovatif yöntemler için çalışmalar yürütülüyor. Tabii tüm bu etkenler ülkelerin kendilerini sorgulamasını da beraberinde getiriyor.
En güçlü ekonomilerin bile bocaladığı, kaynak sıkıntısı çektiği bir durum söz konusu.
Küresel gelişmeleri ve ülkelerin SWOT analizini değerlendirdiğimizde aslında Türkiye için çok büyük fırsatlar olduğunu görüyoruz. Gerçekten ülkemizin büyüme potansiyeli çok yüksek. Sanayi yelpazesinin genişliği, nitelikli insan kaynağı, genç nüfusun çoğunluğu, tarım -turizm- maden, enerji kaynaklarının zenginliği, jeopolitik konumu, toprak, su ve havanın kalitesi gibi birbirinden güçlü stratejik yetkinlikler kaç ülkede var ki? Bugüne kadar gün yüzüne çıkarmakta zorlandığımız alanları artık bir bir aşıyoruz.
Örneğin, savunma sanayi alanında yaptığımız üretimler en büyük gururumuz.
Çünkü savunma sanayi ataklarımız; yüksek teknolojinin, niteliğin, kapasitenin, inancın kısacası milli değerlerin en önemli göstergesidir. Bu alandaki çalışmalar ile "Yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir" sözünü doğrular niteliktedir.
KRİTİK EŞİĞİ AŞMAYA YAKINIZ
Türkiye son yıllarda bir kırılma noktası yaşıyor.
Eğer kritik eşiği aşma inancı gösterdiğimiz ve birliktelik ruhu ile hareket ettiğimiz takdirde dünyada ilk 5 ekonomiden biri olmamıza ramak kalıyor. Tabi ki bunun için kurumsallaşma, sistem, teknoloji, kamu performansı, üretim odaklı kaliteli büyüme, yerli ve milli olma bilinci, bilim ve eğitimi referans almamız gerekiyor.
Kalkınma planlarına bakıldığında, ülkemizde kamu ve özel sektörün bu hedeflere varmak için büyük bir gayret gösterdiği de ortada.
Özellikle büyüme rakamları ülkemizin ekonomide büyük fark yarattığını ortaya koyuyor.
HAYATIMIZA POZİTİF YANSIR
Her geçen yıl büyük aşamalar kaydettiğimizi tüm dünya görüyor. İhracat hamleleri, yeşil ekonomi politikaları, Ar-Ge ve teknoloji yatırım bütçelerine ağırlık verilmesi, doğrudan yatırımların yani yabancı yatırımcıların artışı, yeni ticaret rotalarının ülkemizden geçmesi, alt-yapı yatırımları, gençlere ve kadınlara girişimcilikte pozitif ayrımcılığın tanınması, teşvik ve hibe destekleri ülkemizin potansiyelini ortaya çıkarmasında büyük fırsatlardır. Kalkınma yolundaki bu olumlu seyir, elbette ülke ekonomisine ve hayatımıza pozitif yansıyacaktır.
Haydi Türkiye! Daha fazla üretime, daha fazla ihracata, daha fazla büyümeye odaklanalım..