Çalışma hayatının profesyonelce işleyebilmesi için her şeyden önce sistem, ehliyet, standart, katılımcı yaklaşım ve emek gerekir. Emek olmadan hiçbir iş sonuca bağlanmaz. Yönetim ve çalışanlar arasındaki iletişim, denge, ahenk, saygının oranı ise mutlu bir iş atmosferinin koşuludur. Hani klişe bir söz vardır: "emeğe saygı". İşte bu sözün karşılığı ülkemizde hükümetin icraatlarıyla sağlanıyor. Sendikalar, işçinin hakkını koruyor. Artık neredeyse her işçinin bir evi, bir arabası var. Yeni ekonomik reformlarla ve para politikalarıyla Türkiye Yüzyılı vizyonuna yakışır ekonomik refah seviyesine ulaşmaya çok az kaldı. Tüm emekçilerin; insani gelişmişlik düzeylerinin yükselmesi, refah içinde mutlu bir hayat sürmesi her kesimin beklentisidir.
DAHA GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE
Önümüzdeki aylarda asgari ücret artışları olacak. Enflasyona yenik düşmeyen bir ücret geliri sağlanması ve vergi düzenlemesi için gerekli çalışmalar Bakanlık tarafından yapılıyor. Emeklilere yönelik de Çalışma Bakanı Vedat Bilgin güzel bir açıklama yaptı. Ülkemizde tüm emekçilerin huzur içinde yaşaması, daha güçlü bir Türkiye demektir.
HİZMETKAR LİDERLİK MODELİ
İnsana değer anlayışının hakim olduğu bir işyerinde çalışmak herkesin hakkı!
Bu anlayışa sahip olan kurum ve kuruluşların başta ekonomik yapısı, hizmet kalitesi ve itibarı da o oranla yükseliyor.
Kazan & kazan ilkesi ile hareket eden, katılımcı yönetim anlayışını benimseyen, hizmetkar liderlik modeli uygulayan tüm kurumlar her bakımdan kazançlı çıkıyor.
Bunun için yönetimin ve birim amirlerine büyük görev düşüyor. Türkiye çok güçlü potansiyele sahip olan güçlü bir ülkedir. Bu duygu ve düşüncelerle tüm çalışanlarımızın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kutluyorum.