Son beş yıla bakıldığında Türkiye ekonomisinin son dönemde önemli bir dönüşüm sürecine girdiği görülüyor.
Ekonomi yönetiminin uyguladığı para politikası, bilimsel yöntemler, Orta Vadeli Program (OVP) hedeflere olan bağlılık, ekonomik belirsizlikleri azaltmada büyük rol oynuyor.
Bu çalışmaların seyri Fitch Ratings, Moody's gibi uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının dikkatini çekmesine, Türkiye'nin kredi notunun yükselmesine yani ülkemize güvenin artışa geçtiğini göstermektedir. İlaveten TL varlıklara uluslararası yatırımcı ilgisini yansıtan beş yıllık kredi risk priminin (CDS) düşüşü; Türkiye'nin dış finansmana erişimini artırması sinyallerini sürdürüyor. Bu olumlu gelişmelere rağmen fakat içinde bulunduğumuz süreçte, her kesimin derinden hissettiği ve yaşadığı temel sorun "yüksek enflasyondur."
SAHANIN DENETÇİLERİ
Enflasyon, iş dünyasında; girdi maliyetlerinin yükselmesine ve haliyle üretimin kısıtlanmasına vatandaşların ise alım gücünün düşmesine, yaşam standartlarının bozulmasına neden oluyor.
Bu kapsamda Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlamak için faiz oranlarını değiştirme, rezerv gereksinimi düzenleme, para arzını kontrol etme gibi çeşitli yöntemler ile ekonomik büyüme sağlamak tüketici güvenini artırmak, uzun vadeli yatırım kararlarını desteklemeyi hedefliyor. Tüm bu etkenlere bakıldığında enflasyonla mücadele süreci sadece devletin değil, vatandaşa da görev düşüyor. Ülkenin yönetimine doğrudan karar veren vatandaş olduğu gibi kamuoyu algısı gibi pek çok değişime etki gücüne sahip. Ben ne yapabilirim? sorusuna birkaç başlıkta cevap vereyim. Bütçeleme ve Harcama Kontrolü: Bilinçli tüketiciler gelir ve giderlerini dikkatlice takip eder, gereksiz harcamalardan kaçınarak sadece ihtiyaca yönelir. Bu hem kısa vadede tasarruf etmeyi sağlar hem de enflasyonun etkilerini azaltır. Farklı satıcıların ürünlerini karşılaştırır, fahiş fiyat uygulayan satıcılardan uzak durur. Yer altı ekonomisine yönelen satıcıları ilgili kurumlara şikayet eder, Hazine ve Maliye Bakanlığı her ne kadar denetimleri sıkı yapsa da, sahanın bir diğer denetçisi vatandaştır.
EKONOMİYE CAN KATMAK
İhtiyaç Önceliği: Bilinçli tüketici ihtiyaçlarını önceliklendirir. Gereksiz harcamalar yerine yalnızca ihtiyaçlarını karşılayarak tasarrufa yönelebilir. Çünkü gereksiz harcama arz- talep dengesini bozar ve enflasyonun yükselmesine yol açar.
Hatta devlet fazla harcamayı baskılamak için kredi kartlarına limit ve taksit sınırlandırması getirmesinin de esas nedeni budur. Üretim ve talep dengesizliği ekonomide her zaman sorundur.
Yerli Marka ve Ürün Tercihi:
Ekonomiye can katmak için her zamanda yerli ürünleri satın almak önemlidir. Özellikle girdi maliyetlerinin yüksek olduğu şu zamanlarda, yerel üreticiyi desteklemek, önceliği yerli markalara vermek hem onların ayakta kalmasını hem de ülke ekonomisine katkı anlamına gelmektedir. Yatırım Yapmak:
Enflasyon dönemlerinde yatırım en uygun zamanlardır. Likitidenin az olduğu dönemlerde yatırım yapmak alıcı kar getirmiştir. Eskilerin tabiriyle "mal alırken kazanılır." Yatırım yapmak, pasif gelir gibi farklı gelir kapısı oluşturmak, uzun vadede avantaj getirir. Bu arada yeri gelmişken belirtmek isterim.
Bankada hesabı olan faiz geliri elde etmek isteyen kişilerin(MUDİ) vadeli mevduatlarına 1 kasım 2024 itibariyle stopaj oranı yükseltildi.
Böylece vadesi 6 aya kadar olan hesaplarda stopaj oranı % 7,5 dan 10'a yükseltildi.