Melahat Pars (1918-2005) konservatuvarda öğretim görevlisidir. Son derecede güzel, alımlı, zarif, ince, nazik, olgun yaşlarda bir güfte ve beste sanatçısıdır. Bir erkek öğrencisi, duygularına yenik düşerek, hocası Melahat Pars'a aşık olur. Sanki rastlantıymış gibi her fırsatta karşısına çıkmayı huy edinir.
Hoca merdivenlerden inerken, o merdivenlerden çıkarken hocasını süzer. Hocası bir yöne doğru yürürken, o karşı yönden hocasına doğru yürür. Bu tür rastlantılar o kadar sık tekrar etmeye başlayınca, Melahat Pars da durumu anlar, ancak görmezden gelir.
Bir gün merdivenlerden inerken, yukarıya çıkmakta olan öğrencisi, hocası Melahat Pars'ın önünde durur, boynunu büker, yüzüne derinden bakar ve sevecen bir sesle;
"Hocam ben size âşık oldum.
Ne yapsam olmuyor.
Sizi görmeden duramıyorum.
Gece gündüz hayalimdesiniz.
Duygularımı kontrol edemiyorum, perişanım, beni anlayınız lütfen!" der.
Melahat Pars'ın yüzü kızarır. Hafifçe gülümser, yana çekilir ve yoluna devam eder.
Evine vardığında ilham gelir, sabaha kadar çalışır ve bir beste yapar.
Ertesi gün sabah, kendisine duygularını söyleyen öğrencisinin de olduğu sınıfta öğrencilerine;
"Arkadaşlar, gece bir beste yaptım bakalım beğenecek misiniz?" der, udunu eline alır ve şu besteyi, kadınsı güzel sesiyle söylemeye başlar.
"Ben gamlı hazan sense bahar dinle de vazgeç.
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç.
Olmaz meleğim böyle bir aşk bende vakit geç.
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç" Bestekâr hanımefendi, çaktırmadan âşık öğrencisine bir göz attığında, öğrencinin hüngür hüngür ağladığını görür...
Yelda Revnak'tan alıntı olan bu gerçek yaşam öyküsü beni çok etkiledi. Şu zarafete bakın... Oysa daha geçen gün, genç ve lakayıt bir muhabir, sokak röportajı yaparken vatandaşa utanmadan şu soruyu soruyordu:
'En son ne zaman şerefsizlik yaptınız?' Şeref için ölen bir toplumdan hangi ara bu hale geldik biz? Başkasının adına utanmak bu olsa gerek... Bir de Melahat Pars'ın öyküsüne bakın!
Düşündüm de, zaman makinesi bulunursa beni hemen Melahat Pars'ın dönemine götürüp bırakın.
Bu çağın diliyle aşk yaşamaktansa, o günlerin diliyle kibarca reddedilmek istiyorum ben...
Suç ve ceza
Bana karşı işlenen kabahatleri nasıl cezalandırmalıyım?
Bu, kabahatin ne şekilde işlendiğine bağlı. Açık mı, gizli mi?
Size karşı gizlice işlenmiş yani sadece ikinizin bildiği bir yanlışı ortalık yerde cezalandırmaya kalkmayın.
Yalnız kalmayı bekleyin. İşlenen suçu bilmeyen insanlar vereceğiniz ceza hafif bile olsa bunu ağır bulacak, sizden uzaklaşacaklardır.
Size karşı arkadaşlarınız arasında iken işlenmiş bir kabahati de sakın kendi aranızda cezalandırmaya kalkmayın. Cezayı alenen kesmezseniz insanlar ezik olduğunuzu düşünür.
Kabahat yol olur. Bundan cesaret alan diğerleri de size benzer şekilde davranmaya kalkar.
Sonuçta açık kabahatleri insan içinde, gizli kabahatleri gizli cezalandırın.
Hem mantıklı hem adaletli olur.