İzmir depreminde hayatını kaybeden tüm hemşerilerimize Allahtan rahmet, yaralılara şifa, geride kalanlara sabır, evini yitirenlere de kolaylıklar diliyorum. Depremin duygusal hafızalarımızda bıraktığı izle ilgili pek çok şey söylemek mümkün olsa da her zamanki gibi ağlayıp dövünmek gideni geri getirmeyecek. Bunun yerine bundan sonrası için ne yapmalı, ona bakmalıyız. Bu konudaki en somut önerilerden biri, sosyoloji kökenli gazeteci dostum Bengü Türkeri'den geldi. Mektubunun önemli bir kısmını sizlerle paylaşmak istedim.
TEKNOLOJİ SAYESİNDE
' Kayıpların önlenmesinde büyük rol oynayacağını düşündüğüm 'Kimlikli Binalar' projesi kapsamında her binanın vatandaşlarımız gibi birer kimliğe sahip olmasını öneriyorum.
Bunu pandemide dükkanların girişlerinde bulunan 'bir dükkanda bulunabilecek kişi sayısını gösteren afişlere, HES kodlarına, araçlarımıza aldığımız muayene raporlarına ya da asansörlere denetimlerden sonra alınan ve kabinlere asılan risk raporlarına benzetebiliriz. Her binaya ulaşmak mümkün gözükmese de apartman yöneticileri, muhtarlıklar, ilçe belediyeleri ile işbirliği yapılarak çok pratik şekilde hazırlanabilecek ve binaların riskli olup olmadığını gösteren kimlikleri, herkesin görebileceği girişlere asılabilir.
Böylece bulunmak istenen tüm yapılar hakkında fikir sahibi olunabilir.
Binaya girmeden önce bu kısa kimlik bilgisine bakılarak tercih yapılabilir.
Günümüz teknoloji altyapısı sayesinde uzman olsun ya da olmasın hemen herkes bölgenin risk haritası bilgilerine dahi kolaylıkla ulaşabiliyor. Söz konusu raporların oluşturulması için gerekli verilerin detayları konusunda uzmanlarımız en nitelikli bilgiye ve donanıma sahiptirler düşüncesindeyim. Her kesimden vatandaşımızın anlayacağı şekilde uzman raporlarına dayanarak hazırlanacak kimliklerin binalarımızda bulunması güzel ülkemizde yaşam hakkı için en gerekli konu olmalıdır.
EHLİYET VERİLMELİ
Bu önerimin yanı sıra yine kimliğe benzer bir uygulama gibi vatandaşlarımıza deprem ehliyeti verilebilir.
Eğitim çağında olsun olmasın tüm vatandaşlarımıza deprem esnasında hayatta kalma becerileri eğitimi, bir binanın riskli olup olmadığını anlamak konusunda eğitimler teorik ve pratik şekilde hızlıca aktarılmalı; bu dönemdeki bilgi kirliliği ortadan kaldırılmalıdır.
Depremin ardından benzer girişimleri bireysel olarak başlatmış durumdayız. Aileler çocuklarını emanet ettikleri kurumlardan risk raporu talep ediyorlar. Hatta talep gelmeden önce, bilinçli kurumlar, kendileri binalarının risk taşımadığını birer birer yayınlamaya başladılar. Ancak meskenler için dahi bireylerin risk raporu alabilmesinin yolu net değil. Herkes binasının sağlamlığını tespit etmek için denetim firması arar oldu. Ancak gerçekte raporların nereden alınacağı, ne şekilde alınacağı, maliyeti, güvenirliği hepsi resmî kurumlarca yanıtlanmaya ve denetlenmeye muhtaç konular.
Ayrıca öneride bulunduğum proje hayata geçtiğinde binaların alacağı kısa kimlik bilgilerini içeren rapor sonuçlarına göre binaların bakımı, güçlendirmesi gibi konular da resmî kurumlar tarafından denetlenmeli düşüncesindeyim.'