"Yaa inanabiliyor musunuz, beni engelledi" diyor ağzını büze büze. Hakkında konuştuğu kişi, kamuoyunca tanınan biri. Konu, aralarında geçen bir fikir tartışması, hesapta. Yani dert yanan kişi o meşhur şahsı tanımıyor da ona mesajla ayar vermeye çalışmış. İş hududu aşınca da engeli yemiş. Bu konuyu, o ünlünün eleştiriye tahammülsüzlüğünü anlatmak için örnek gösteriyor. Bizim milletin dünya markası olduğu konu 'sıcaklığıdır'.
Burada sıcaklığı tırnak içinde söylüyorum. Zira sıcaklığın da iki yanı var. İlki adı üstünde, pozitif yanı. Ama unutulmamalı ki, sıcaklık ısıttığı gibi yakar da. Bizim bu güzel özelliğimizin yan etkisi de yakması. Gereğinden fazla sokulgan insanlar, tepeleri attığında da size dünyayı dar edebiliyor, ortası yok. Evet, biz, sınır problemi olan bir coğrafyada yaşıyoruz. Sağlıklı bir birey olmanın ilk koşulu, sınırlarınızın olmasıdır. Sınırlarını doğru algılayıp uygulayanlar, kendi özel alanlarına sizi sokmadıkları gibi, sizin alanınızı da ihlal etmezler. Sınırları oluşmamış insanlar ya savunmasız ya da saldırgan olurlar. Ortası pek yoktur bu durumun.
ÖVGÜ VE YERGI SINIRI
Ahmet Mümtaz Taylan, bir söyleşisinde, "İyi niyetli olmayan yergi kadar tehlikeli olan bir şey de ölçüsüz övgüdür" diyor. İstatistikte olduğu gibi, övgünün de yerginin de bir ortalamasını alman gerektiğini söylüyor. "Yaptığım şey nasıl beni anlatıyorsa eleştiri de sahibini anlatır" diyerek üsluba işaret ediyor. Sosyal medya sayesinde, her konuda uzman, her konuda konuşur olduk. İşimize gelmeyeni linç eder olduk. Sınırları olmayan kişiler, sanatçının da dediği gibi, övgülerinde olduğu gibi yergilerinde de ölçüsüz olabilirler. Hızlıca istedikleri samimiyet mesafesine gelemezlerse, değersizlik duygusu hissettikleri için sizi değersizleştirirler. Üstelik eleştiri ile hakaret arasındaki çizgiyi anlatmama da gerek olmadığını düşünüyorum.
Yani sen gireceksin o kişinin sayfasına, dilediğin gibi atıp tutacaksın, o kişi hem sana negatif yanıt vermeyecek, hem de seni engellemeyecek, öyle mi?
CEVABA HAZIR MISINIZ?
Engellemek, düşünce hürriyetinin önündeki engel değildir. Kendi sayfanda arzu ettiğini yazarsın ama başkasının bin bir emekle düzenlediği bahçesini dilediğin gibi kazmanın bir bedeli olmayacak, öyle mi? Engelleme, son çaredir. Bazılarımız bu son çareyi önceden görmüş de olabilir. Sizinle aynı paydada buluşamayacağını hissettiğiniz biriyle daha fazla seviyeyi bozmanın önündeki engeldir. Bir insanın diğeriyle iletişime geçmeme özgürlüğü de vardır. Her zaman dediğim gibi, her istediğini söyleyen istemediğini işitir.
Her istediğini yapan, istemediğine razı olmak zorunda kalır. Cevabını duymaya hazır olmadığınız soruları sorup, sonra da kırılıp gücenmeyin.