2024 Olimpiyat oyunlarının, olimpiyat tarihinde en çok konuşulanlarından biri olduğunu ortaya koymalıyız.
Dünyanın en ünlü spor hadisesi belki de ilk kez bu kadar halkın gündemine oturuyor.
En çok konuşulan iki konu var: İlki bir tür uluslararası skandal diyebiliriz. Cezayirli kadın(?) boksör İmane Khelif bunlardan biriydi. Sporcunun İtalyan boksör Angela Carini'yi yenmesinin ardından cinsiyet uygunluğu tartışmalarına yol açtı. Kadın sıfatının yanına soru işareti koymam müstehzi bir ifade yaratmak için değil, konunun özünü vurgulamak içindir. Zira kimse sporcunun performansını konuşmadı, herkes cinsiyetini tartıştı. Pek çok forumda bahsedildiği gibi Khelif, bir 'trans birey' değildir.
Burada bir kavram karmaşası olması doğal çünkü sporcunun nadir bir genetik anomalisi var. Swyer sendromlu insanları cinsiyet kategorisinde sınıflandırmaya çalışırsak bu kişiler erkek midir yoksa kadın mı? XY kromozomu taşıdıklarından dolayı her ne kadar erkek olduklarını düşünsek de aslında onları kadın olarak sınıflandırmak daha doğru olacaktır. Buraya kadar, -bilimsel olarak-Khelif'in kadın kategorisinde yarışması sorunlu gözükmüyor. Ancak elimizdeki bir başka bilgi de şöyle: 2023 Dünya Şampiyonası'ndan Uluslararası Boks Birliği (IBA) tarafından vücudunda XY kromozomu (erkek cinsiyet kromozomu) ve çok yüksek düzeyde testosteron tespit edildiği için Khelif'in diskalifiye edildiği ortaya çıkmış. Bu durumda doğru soru: 'Kadınla erkek dövüştürülür mü?' yerine 'Bu durum bir nevi doping sayılmaz mı?' olmalıdır.
Üstelik, daha önce böyle bir geçmişi varken Olimpiyat seçmelerinde bu durum nasıl göz ardı edilmiştir? Forumlara baktığımızda, insanların Khelif'i trans birey sandıkları anlaşılıyor. Ve insanlar kendi iradeleriyle yorumlarda 'Eğer herkesin sporcu olma ve yarışma hakkı varsa o zaman her cinsiyete ayrı yeni sporcu kategorileri belirlensin' dediği görülüyor. Burada, komitenin sanki kendi diyemediği şeyi seyirciye dedirttiği, ya da bir algı oyunuyla 'rızayı ürettiği' söylenebilir.
BÜYÜK BİR BAŞARI
İkinci konu ise sadece spor alanında değil PR alanında ülkemiz adına büyük bir başarı...
Atıcılık 10 metre havalı tabanca karma kategorisinde mücadele veren ve gümüş madalya alan Şevval İlayda Tarhan ve Yusuf Dikeç takım olarak Türkiye'nin Olimpiyat tarihinde atıcılık branşındaki ilk madalyasını kazanması...
Daha doğrusu madalya değil de Yusuf Dikeç'in bir tür internet starına dönüşmesi...
Birincinin bile kendisini arayarak 'Şimdi kazanan sen misin yoksa ben miyim?'mealinde bir soru sorduğu, dünya starlarının radarına girip bir tür popüler kültür ikonu haline gelen sporcumuzdan öğreneceğimiz bir ders var: Başarı çok şeydir ama her şey değildir.
Demek ki en konuşulan başarı, özgün bir karakter ve aura sahibi olmak. Bu bağlamda ülkemizin her tür uluslararası arenada varlık göstermesi gerektiğini ve özgün kimlikleri ve milli duruşları ile de değerlendirilmesinin yerinde olacağını düşünüyorum.