Anayasa çalışmaları beklediğimden de iyi gidiyor. Partiler arasında karşılıklı güven verici görüşmeler yapıldı. Partiler kurulan Uzlaşma Komisyonu'na üye tayin etti. Bu görüşmeleri AK Parti adına başarıyla sürdüren Ömer Çelik'i tebrik etmek lazım. İlk temas ve muhalefetin güven duyacağı bir süreci başlatmak önemliydi, Ömer Çelik bu siyasi diplomasiyi başarıyla yürüttü. Şimdi top Uzlaşma Komisyonu'nda. Bu komisyonda çok değerli hukukçular var, mesela Ahmet İyimaya'nın Uzlaşma Komisyonu'nda yer alması insana yeni anayasa yapımı konusunda ümit veriyor. Çünkü İyimaya hem gerçek bir uzlaşma mühendisi hem de Türkiye'nin siyasal hukukunun hafızası. Diğer yandan CHP'li üyelerden Atila Kart'ı her zaman çok beğenirim. Namuslu bir hukukçudur ve siyaset değil de hakikaten anayasa yapmak için çalışacaksa çok önemli bir rol oynayabilir. İzmir Milletvekili Rıza Türmen iyi bir diplomat ama hafızalarımızda kötü izler bırakan bir hukukçu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde hiç de iyi bir sınav veremedi. 12 Eylül Anayasa Değişikliği Referandumu'nda Türkiye'nin özgürleşmesini değil statükoyu savundu ve bundan da en ufak bir rahatsızlık duymadı. Umarım yeni dönemde bizi mahçup edecek bir mesai sergiler. Öte yandan MHP Konya Milletvekili Faruk Bal'ın komisyonda olmasını önemsiyorum. Zira Faruk Bal, Türkiye'nin anayasa sorununu en iyi bilen hukukçulardan birisi. Uzun süre hakimlik yaptı, hukuk bürokrasisinde çalıştı. Duyduğuma göre Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacını her vesile ile dile getiriyormuş.
***
Anayasa yapım süreci elbette birtakım oyunu anlayışı ve uygulaması gerektiriyor. Bu süreci yönetecek, ilişkileri tanzim ve tahkim edecek olan asıl aktör ise kesinlikle TBMM Başkanı Cemil Çiçek. Şu ana kadar süreci çok iyi yönetti. Partilerin ve genel kamuoyunun anayasa gerilimi yaşamaması için elinden geleni yaptı. Ancak bu saatten sonra TBMM Başkanı'nın işi zorlaşacak. Bugün uzlaşı içinde gördüğümüz partiler önümüzdeki günlerde başka siyasi hesapların peşine düşecekler. Sürecin koptuğu anlar olacak muhtemelen. İşte bu anlarda Cemil Çiçek faktörü devreye girecek ve yeni bir anayasa umudunu canlı tutacak. Ancak buradan bir uyarı Cemil Bey'e: Şimdilik kendi varlığı ve siyasi kalibresi olayı yönlendirmeye yetiyor ancak yarın bambaşka sorunlarla karşılacaktır. Cemil Bey'de bilir ki bu süreç aynı zamanda başbelası bir süreç. BDP'nin hırçınlıklarını ve provakasyonlarını yönetmek bile başlı başına bir uğraş halini alacaktır. Sabır gerekecek ama aynı zamanda iyi hazırlık ve üst düzey yaratıcılığa da çok fazla ihtiyaç duyulacak. O nedenle Meclis Başkanı etrafına bir kadro takviyesi yapmalı. Sürecin önüne konacak mayınları anında temizleyecek cin fikirleri üretmeli bu dinamik kadro. TBMM Başkanı her ayrıntıyla uğraşmamalı. O sadece çatı sorunları çözen bir güvence makamı olmalı.
***
Şimdilik süreç iyi gidiyor dedik. Ama tekrar edelim ki bu iş hiç öyle kolay olmayacak. Bu süreçte sorumluluk sadece politikacıların değil elbet. Sokaktaki simitçiden ev hanımlarına kadar her bir Türk vatandaşının üzerine düşen görevler var. "Ülkem için yeni bir anayasa istiyorum" şeklinde bir talepte bulunmak dahi bu konuda bir görev yerine getirmek demektir.
Evet, herkes duysun, ülkemiz için şöyle fazla da uzun olmayan, temel hak ve hürriyetleri güvence altına alan, herkesin iyi kötü kendinden bir şeyler bulacağı iyi niyetli bir anayasa istiyoruz.
Bu bizim hakkımız çünkü!..