İki ayı geçen bir süre Türkiye'yi meşgul eden PKK'lıların açlık grevi hafta sonunda tamamlandı.
Koca Türkiye, milyonlarca insan, AK Parti'den bilmem ne partisine kadar herkes ferasetsizce bölücülerin açlık grevi adı altında yaptıkları terörist eylemin oyuncağı oldular.
Bu eylemin bittiği gün Hakkari'de 5 şehidimiz vardı. Açlık grevi yapanların şehit ettiği 5 Mehmetçik.
Dışarıda öldüren, bombalayan, yakan yıkan, kaçıran PKK, cezaevlerinde açlık grevi adı altında insan canı üzerinden terörist eylemin bir başka türünü gerçekleştiriyor ve bir sivil toplum örgütü gibi toplumun tamamını, hükümeti, herkesi duyguları ile birlikte yönetiyor.
Yazıklar olsun.
Yazıklar olsun o sahte liberallere.
Yazıklar olsun AK Parti'ye, CHP'ye.
Hepsi bu oyunun bir parçası haline gelmişlerdir.
Bir tek Başbakan Erdoğan'ı bu gaflet koalisyonundan ayırıyorum. Onu Mısır'daki konuşmasından dolayı daha çok sevdim; PKK'lıların açlık grevine en başından itibaren 'şantaj' diyerek asla teslim olmayan tutumundan dolayı da bir kere daha alkışlıyorum.
***
Evet, bu terörist eylem Abdullah Öcalan'ın bir emriyle bitti.
Günün sonunda ne oldu?
İmralı'da yatan mahkumun gücünü kaybetmediği, hala en güçlü liderin o olduğu ortaya çıkarılmış oldu.
Tek bir talimatla binlerce insanı kararından döndüren, daha doğrusu hayata döndüren Apo!..
Onu mistik bir şahsiyet yapmaya dönük çabalara bu kez Kürtler, Türkler, AK Partililer, hepimiz katkı sunduk.
Şimdi Abdullah Öcalan dünden daha güçlü biri.
Dün Ankara'da şöyle bir haber yayıldı: "Aslında bu açlık grevini Abdullah Öcalan'ı Kürt sorununun çözümünde yeniden devreye sokmak isteyen istihbaratçılar tezgahladılar."
Kastedilen MİT ise ve bizim MİT gerçekten böyle akıl danelikler yapabiliyorsa helal olsun.
Eğer amaç Kürt sorununu barışçı yoldan çözmekse ve bunun için de Öcalan kullanılacaksa; onun için de Silvan saldırısından sonra zayıflayan Öcalan'ı güçlendirmek için böyle bir tiyatro oynandıysa, şapka çıkarmaya ve yukarıda yazdığım sitemleri unutmaya hazırım.
Yalnız unutmayalım ki MİT, daha önce kurguladığı KCK senaryosunu eline yüzüne bulaştırmıştı, o yüzden MİT'in işleriyle ilgili biraz temkinli olmak zorundayız.
Kandilden daha bir tane adam alıp getirememiş olan bir istihbarat örgütüne gereğinden fazla niçin güvenelim?
***
Kimsenin beni yanlış anlamasını istemem.
Bir demokrat olarak bu meselenin sivil ve siyasi araçlarla çözülmesini arzu ederim.
O nedenle açılım politikalarını bugün de, yarın da desteklemeye devam edeceğim.
Kürt vatandaşlarımızın demokratik hakları neyse verilmelidir.
Dilden eğitime kadar, bireysel hakların tümünü kapsar bu.
Bunları kimseyle tartışmam bile.
Ancak...
Kimse bizden kolektif haklar talep edemez.
Kimse bu topraklar üzerindeki Türk egemenliğini paylaşmaya kalkamaz.
Hiç kimse 'Türk' kavramı üzerinde tepinemez.
Ve hiç kimse, buna istihbaratçılar da dahil, Abdullah Öcalan bu ülkeye yaptığı kötülükleri iyiliğe dönüştürmeden onu o delikten kurtarmaya kalkamaz.
Ne kadar ekmek, o kadar köfte.
Türk milleti bağışlayıcı bir millettir.
Terörün gerçekten durmasını, PKK'nın tasfiyesini sağlarsa, o terör liderinin durumu için de yeni bir statü bulunur elbet.
Dolayısıyla...
Bu meseleyi Apo'yla mı çözeceksiniz?
Buyurun çözün, memnun oluruz.
Bu adamı şu ana kadar doğru dürüst kullanmamak büyük hata zaten.
Devlet böyle bir meselede her türlü aracı sonuna kadar kullanır.
Ancak bu işleri yaparken lütfen, Türk milletinin ve devletinin haysiyetine uygun yapın.
Son açlık grevi olayında olduğu gibi bu ülkenin insanlarını rencide etmeyin!