Başbakanın Reyhanlı'ya gitmesinin önemli olduğunu dünkü yazımda da belirtmiştim. Zira Suriye sorununa bağlı olarak o bölgede yaşayan insanlarımızın zihninde ciddi endişeler oluşmuş durumda. Sünni Müslümanlar da dahi sünni sığınmacılara karşı bir tepki oluşmuş. Çünkü Hatay gibi, Antep gibi şehirlerde sığınmacıların varlığı bazı dengeleri alt-üst etmiş durumda. Mesela Hatay'da bazı semtlerde evler iki misli artmış. Gaziantep'te bir misli artmış. Evlenmeye hazırlanan gençler bu duruma öfkeleniyorlar. Devlet, gelenleri barındırmak için kamplar kurmuş ama sığınmacılar sadece kamplarda kalanlardan ibaret değil ki, asıl sınırdaki şehirlere yerleşmiş olanlar bizim vatandaşlarımızı tedirgin ediyor.
***
Bu arada Ankara'da kulağımıza gelen ve fakat dedikodu diyerek pek üzerinde duymadığımız konuları bir de yerinde dinleyince hayret içinde kalıyoruz. Bizi asla yanıltmayacak bazı dostlarımızdan dinlediklerimiz gelenlerin içinde kışkırtıcı hal ve davranışlar sergileyen pekçok kişinin olduğunu gösteriyor.
Mesela sıklıkla yaşanan bir olaydan söz ettiler; adamlar kalabalık bir şekilde lokantaya giriyorlar, yiyorlar içiyorlar, sıra hesap ödemeye gelince "Tayyip Erdoğan'a yazın, o ödesin" diyorlarmış. Halkın önünde yaşanan bu gibi yüzlerce olay kulaktan kulağa yayılarak bir toplumsal tepki oluşturmuş. Yetkililerin bu duyarlılıkları iyi izlemesi ve önlem alması zorunludur. Dün de yazdığım gibi bu bölgeye yönelik çalışacak bir güçlü halkla ilişkiler ofisinin kurulması zaruri görünüyor. Devletin bu işle kendisinin uğraşmasına gerek yok, bu işi yapacak özel halkla ilişkiler şirketleri var, onlardan yararlanmak mümkün.
***
Diğer taraftan bölgeden bize üfürülen pekçok bilginin de hükümeti yıpratmak amaçlı kara propaganda eseri olduğu anlaşılıyor. Mesela yöre halkının sığınmacılara saldırdığı, çok sayıda ölü olduğu şeklindeki haberleri doğrulayacak ne bir resmi ne de bir sivil çevreye rastladık.
Esasen endişeler, rahatsızlıklar var ama şehirlerimizde bir kaos havasının, bir kargaşa ortamının esamesi yok. Hayat düzenli bir biçimde devam ediyor. Bilhassa iki husus beni çok heyecanlandırdı: Birincisi Hatay'da sünni ve Nusayri vatandaşlarımız arasında herhangi bir gerginlik yaşanmıyor, iş ve arkadaşlık ilişkileri aynen devam ediyor.
Ve Gaziantep... İstanbul'u aratmayacak kadar canlı bir sosyal hayat, devamlı üreten ve dünyanın dört bir yanına mal sevk eden bir sanayi, eğitime yapılan yatırımlar, dayanışma ile gerçekleştirilen "Yükselen Gaziantep" projesi bu şehrin olağanüstü pırıltısını yansıtıyordu.
Oraları görmek gerçekten ayrıcalık..