28 Şubat'ın Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, 28 Şubat davasına bakan mahkemede ifade verdi. Hayretler içerisindeyim, Genelkurmay Başkanlığı gibi şerefli bir makamda oturmuş bir orgeneral nasıl bu kadar çok yalanı, üstelik de bir mahkeme karşısında peş peşe söyler?
İnanılmaz ve ordu tarihi açısından yüzkarası bir durumdur bu.
Bu yaşında tarihin önünde bu kadar çok yalan söylemek, cezaevine girmekten bu kadar çok korkmak nasıl bir karakterin göstergesidir?
Aslında 28 Şubatçı paşaların hepsi savcının karşısında kedi gibi oldular ve işledikleri suçları inkar ettiler.
Yazıklar olsun size, Albay Talat Aydemir kadar erkek olamadınız!
***
Benim darbeci generallerle savaşım lise talebesiyken başladı. Darbe yapan, Menderes'i asıp bu millete hayatı zehir eden, gençleri işkence hanelerde telef eden darbeci subaylardan nefret ediyorum ve hayatımın sonuna kadar da nefret edeceğim.
Onlar açıkça Türk milletine ihanet ettiler çünkü.
Ancak benim hayat hikayemi bilenler bilir ki, Türk ordusuna da laf söyletmem, o ordunun kurumsal varlığına, tarihine, kahramanlıklarına, zaferlerine ve yenilgilerine sadakatle hep bağlı kaldım. O nedenle liberal arkadaşlarımla yollarımız ayrıldı. Ancak gel gelelim, Genelkurmay Başkanlığı yapmış ve 28 Şubat darbesinin en başında yer almış bir emekli generalin bu kadar çok yalanı bir arada söylemesini en başta ordumuza saygımdan dolayı hazmedemiyorum.
Bakın şimdi verdiği ifadeye:
Erbakan'ın kürsüye çıkıp 'Şeriat gelecek kanlı mı olacak kansız mı olacak" dediğini söyledi.
Yalan! Erbakan "kanlı mı kansız mı olacak" sözünü şeriat için söylemedi.
"Erbakan hayattayken dava açılsaydı, taşıyacağı vicdani sorumluluk gereği TSK'nın karşısında olmayacaktı. TSK'nın hiçbir rolünün olmadığını gayet iyi biliyordu."
Yalan! Rahmetli Erbakan'a en galiz küfürleri ettiren birinin bu sözleri söylemesi ve hayatta olmayan birinden medet beklemesi ne kadar çirkin.
"Silahlı Kuvvetler'in siyasetin dışında kalması her zaman temel prensibimiz olmuştur. Atatürk'ün 1908'de telkin ettiği gibi bu sadece benim değil, bütün arkadaşlarımın benimsediği bir husustur. Demokrasi dışında bir yönetim asla düşünemedik ve hiçbir zamanda düşünemeyiz."
Yalan! Bu adam değil miydi "benim sicilim bozuk, 27 Mayıs'a da katıldım 12 Eylül'e de" diyen.
"Tankların yürütülmesinde haberim yok. Bir gün sonra haberim oldu, arkadaşlarıma sorduğumda tankların tatbikata gitmek için buradan geçtiğini söylediler. 2004 yılındaki MGK kararları hükümetin tıpkı 28 Şubat kararlarında olduğu gibi bu kararları uyguladığı belgeleriyle ortaya konmuştur. Yani 1997 yılındaki kararların aynısını MGK almaya devam etmiştir. Böylece bu davanın temelinde yanlışlığı ortaya çıkmıştır. BÇG'nin kurulmasında haberim yok. Erbakan'a 'size irticai faaliyetler konusunda yardımcı olabiliriz' dedim. BÇG'de bu doğrultuda ikinci başkanın bilgisiyle kurulmuş."
Bir paragrafta birden fazla yalan var. "BÇG'nin kuruluşundan haberim yok" diyor, "Tankların yürümesinden haberim yok" diyor, "Tanklar tatbikat için yürüdü" diyor.
Yalan, hepsi yalan! Bunların yalan olduğunu 28 Şubat'ın diğer sanık generalleri söylüyor zaten.
***
Bu darbecinin ifadesinin baştan sona tamamı yalan, o nedenle daha fazla köşemi işgal etmesini istemiyorum. Ancak ifadesinin sonunda mahkemeye emir verircesine "Derhal beraatımı vermenizi talep ediyorum" diyor.
Bana göre bu yalancı darbeci general, yaşına başına da bakmadan ve ibreti alem için, "derhal" tutuklanmalı ve kendisine verilen Devlet Şeref Madalyası geri alınmalıdır.
Çünkü o, bu milletin haklarını gasp etmiş, millete kötülüklerin en büyüğünü yapmış biridir.
Kimse unutmasın ki, İspanya gibi, Yunanistan gibi demokratik ülkelerde bu gibi darbecilerin halkın arasında dolaşmasına asla izin verilmemektedir.