Tarih boyunca pek çok savaşlar oldu. Günümüzde de sürüp giden çatışmaların sebebini bazı fikir adamlarımız şöyle açıklar: Bugün kapitalist dünyanın peşinden gittiği şey kendi büyük hırsları ve "nefs-i emmare"leridir.
Nedir nefs-i emmare? Kötülüğü emreden nefs demektir. Nefis, insan benliğinin olumsuz yönüdür. Her türlü bencillik, çıkarcılık, hükmetme duygusu, hep daha çok kazanma hırsı nefs-i emmarenin özelliklerindendir.
Modern insan materyalist ve pozitivist düşüncenin etkisiyle metafizik alanı, maneviyatı unuttu. Sanayi devriminden sonra gittikçe zenginleşti.
Günümüzdeki savaşlar modernitenin savaşıdır. Onlara dünya yetmez. Bütün dünya kendilerine verilse fazlasını isterler; çünkü nefs-i emmare doymaz. Modernitenin temel kabulleri vardır. O kabuller tartışılmaz; zira onlar tartışılacak kabuller değildir. O temel kabul üzerine bir dünya inşa edilir. Bu kabulleri tartışan filozoflar veya düşünürler de sistemin dışına itilir.
Bunlardan bir tanesi Friedrich Nietzsche'dir (1844-1900). Modernitenin temel kabullerine karşı çıktığı için "akıl hastası" olarak nitelendirilmiş, hayatının son döneminde akıl hastanesine kapatılmış ve orada ölmüştür.
MODERNLER İKİYÜZLÜ
Modernizmin dile getirdiği güzel değerler vardır; Hümanizm, İnsan Hakları Bildirgesi gibi. Ne yazık ki bunlar sadece söylem olarak kalıyor.
Modernist ve Batılı insanlar kendilerinin üzerinde hiçbir otoriteyi kabul etmezler.
"İnsan Hakları"ndan söz ederler ama kendilerini daima "en üst" olarak gördükleri için bu kurallara uygun yaşamazlar.
Böylece söylemleri koca bir yalana dönüşür. Güzel laflar söylerler, buna belki de inanırlar; ama toplumsal bir buhran çıkınca bu söylemleri bir işe yaramaz.
Feminist bir yazar Judith Butler, Irak Savaşı esnasında bir tespitte bulundu:
"Yası tutulabilir hayatlar var, yası tutulamayan hayatlar var." Yazarın ifadesine göre, Irak'ta öldürülen milyonlarca insan yası tutulamayan hayatlar olarak kayda geçti, onlar sadece bir istatistik nesne haline geldi. Halbuki Batı'da bir iki kişi bile ölse bununla ilgili büyük bir gürültü kopar ve yası tutulur.
Nitekim bugün başka göçmenlere karşı çok gaddar davranan Batı insanı "sarışın mavi gözlü" sığınmacılara kucağını açtı.
HUZUR NEREDE?
Sadettin Ökten şöyle der: Nasıl ki modernizmin temel kabulleri varsa bizim de temel kabullerimiz var. Mü'min bir insanın kalbindeki huzuru hiçbir modernistte görmedim. Pek çok modernist hocayla tanıştım, görüştüm, konuştum; "iyi insan"lardı kendi medeniyetlerine hizmet ediyorlardı, ama huzursuz idiler. Onlardaki ruh haliyle, Müslüman bir insanın ileriki yaşlarda içinde bulunduğu psikoloji arasında büyük bir fark var. Onlar hiçliğe inanıyor çünkü. Ömrümün başka bir baharı yok, diyorlar. Fakat bizler, Yahya Kemal'in "Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde" dizesindeki uyanışa inanıyoruz.
(Dem Bu Demdir Saat Bu Saat, Sadettin Ökten-Kemal Sayar, Turkuvaz yayını, 2022, adlı kitaptan istifadeyle yazıldı.)