Şeb-i Arus'u geride bırakmışsak da Aralık ayındayız, Hz. Mevlana'yı anma günlerindeyiz. Aynı zamanda Halep ve Şam'ın baskı ve istibdattan kurtulup özgürleştiği zaman dilimindeyiz. Halep ve Şam!.. Bizim için her bakımdan önemli şehirler. Yirminci yüzyılın başlarına kadar oralar birer vilayetimizdi. Mevlana Celaleddin ile de yakın ilgisi olan şehirler.
Hz. Mevlana'nın hocalarından Seyyid Burhaneddin'in genç Celaleddin'i din ilimlerinde daha çok ilerlemesi için Şam ve Halep'e gönderdiği bilinmektedir. Tarihler 1233'ü göstermektedir. Demek ki o dönemlerde bu iki güzel şehir yüksek seviyede öğrenim veren ünlü medreselere sahiptir. Genç Mevlana önce Halep şehrine varır. Burada Hallaviye Medresesi meşhurdur. O sırada bu medresenin başında, aynı zamanda şehrin de yöneticisi olan Kemaleddin İbnü'l-Adim vardır. Celaleddin ondan ve başka hocalardan dersler okur.
Bu medresenin zengin vakıfları vardı ve öğrencilerine iyi maddi imkanlar sunmaktaydı. Kutsal aylarda helva dağıtılması için vakfiyesinde ayrı bir ödenek ayrılmıştı, Hallaviye adı buradan gelmektedir.
Mevlana Celaleddin daha sonra Şam şehrine gidecek ve oradaki Mukaddemiye Medresesine yerleşecektir. Rivayetlere göre bu iki şehirdeki tahsili 4 veya 7 yıl sürmüştür. Kaynaklar Hz. Mevlana'nın Arap dili ve edebiyatı, lugat, fıkıh, tefsir ve hadis gibi ilimler başta olmak üzere akli ve nakli ilimlerden icazet (diploma) aldığını söyler. Ayrıca onun Şam'da Muhyiddin İbnü'l-Arabi, Sa'deddin-i Hammuye, Evhadüddin-i Kirmani ve Sadreddin Konevi gibi, devrin büyük sufi ve mütefekkirleriyle uzun müddet sohbet ettiğini belirtilir.
HALEP MEVLEVİHANESİ
Halep Mevlevihanesi,1529-30 senelerindeki kuruluşundan itibaren geçen zaman içinde Mevleviliğin bölgedeki en mühim dergahlarından biri oldu. Bu önemi 1925'te Türkiye'de dergahların kapatılmasından sonra daha da arttı. O sıralarda Konya makam çelebisi Abdülhalim Çelebi'nin oğlu Muhammed Bakır Çelebi şeyh olarak Halep Mevlevihanesi'ne tayin edilmişti. Bakır Çelebi, Mevlevi şeyhlerini atama yetkisine sahip olan "Çelebilik" makamını Halep'te tesis etti. Suriye'deki Fransız hükümeti tarafından bu durum tasdik edildi. Böylece Halep Mevlevihanesi, Mevleviliğin merkezi (asitane) haline geldi.
Mevlevihane, bu yıllarda Muhammed Bakır Çelebi'nin önderliğinde Türkiye'den gelen Mevlevi dedeleri ile fonksiyonunu icra etmeye devam etti, tekkede Mevleviliğe intisap edenler çile çıkardı ve mukabele ayinleri icra edildi. 1943 yılında Muhammed Bakır Çelebi'nin vefatı ve bir yıl sonra Fransız hükümetinin Suriye'ye bağımsızlığını vermesi üzerine çelebilik makamı ve bu makamın imtiyazları kaldırıldı. Halep Mevlevihanesi'nin ve Suriye'deki diğer Mevlevihanelerin vakıflarına ve bütün mal varlığına el konuldu, tamamı Vakıflar Umum Müdürlüğü'ne bağlandı. Sonraki yıllarda semahanesi mescide dönüştürülen tekke bugün Monlahane Camii olarak bilinmektedir.
ESİN ÇELEBİ
Hz Mevlana soyundan olan Esin Çelebi Bayru Hanımefendi Bakır Çelebi'nin torunu olarak, 1949 yılında Halep'te doğdu. Çocukluk yıllarının geçtiği Halep ve Halep Mevlevihanesi hakkındaki çeşitli bilgileri onun "Evet Aşk Güzel Şeydir" adlı söyleşi kitabında bulmak mümkündür. (Nefes yayını)
Halep'le Şam'la ne kadar iç içeymişiz değil mi