O halde gelsin bir İzmir, yağmur ve psikopat sürücüler yazısı daha...
***
Efendim! Madem biz bu kentin altyapı sorununu çözemiyoruz...
Sokaklarımız her seferinde Como Gölü'ne dönüyor!
(Dikkat buyrun Venedik demedim! İzmir ve Ege gazeteleri sanırım 9999 kez "İzmir Venedik'e döndü" yazmıştır...
Hayatımızda değişiklik yapıp farklı sularda yüzelim!)
Demek, bu kenti yıkıp tekrar inşa etmeden olmuyor bu iş...
Kentsel dönüşüm, kendi etrafında dönen gezegenler gibi bir arpa boyu yol ilerlemiyor...
Peki...
"Madem İzmirliyim. Kaderimse çekerim arkadaş" diyerek arabeske bağlayıp bunu kabul edelim...
Bari şu "kendini gladyatör", yolları da "arena" sanan sürücülerden kurtarın bizi yahu!
***
Bu sürücülere yağmurda ne oluyor?
Niye içlerindeki kış uykusuna yatan "ayı"lar "Eneee yaz gelmiş" diye mağaralarından fırlıyor!
Ruhlarının tarlalarını süren "öküz"ler sabanlarından kurtulup, caddelere koşuyor...
Bu adamlar/kadınlar niye ellerindeki direksiyonu "playstation" kumandası sanıyor...
Yayaların üzerinden geçince puan toplayıp, oyun kazanacakları gibi bir tuhaf düşünce, beyin hücrelerinde dolaşıyor....
***
Yağmur romantizmdir...
Sakinleşirsin...
Eline fincanını kitabını alır içini yıkarsın yağmurla...
Ama bu adamlar, yolları yıkıp geçiyor...
***
En büyük zevkleri yayaların üzerine, yol kenarında biriken yağmur sularını sıçratmak....
Adam, biraz direksiyonu kırsa, o su birikintisinin yanından geçecek...
Ama hayır!
Camel Trophy'de sürat yapıyor gibi dalıyor suyun içine...
Zavallı yaya, tepeden tırnağa sırılsıklam...
***
Bu sürücülerin en asap bozucuları hangisi peki?
Cevap veriyorum...
Otobüs sürücüleri...
Evet...
Belediyemizin güzide elemanları...
Toplu taşıma araçlarını kullananlar...
Hani bize hizmet etmekle yükümlü olan sürücüler...
Bu iş için maaş alanlar...
***
Otobüs sürücüleri, bu "yağmur terörünü" büyük bir öfkeyle yapan grup...
Niyeyse yağmur onları daha farklı etkiliyor...
Böyle günlerde sanki yayalardan nefret ediyorlar!
"Sizi taşımak zorunda olmasam. Şimdi evimde huşu içinde yağmurun sesini dinliyor olacaktım. Yok olun uleeyyn" diyerek çıldırıyorlar!
Kimse inkar etmesin...
Kendi başıma geldi...
İş çıkışı, Lozan Kapısı'nın önündeki ışıklardan karşıya geçerken yolun ortasında kaldım...
Yaya geçidinin karşı tarafı Como Gölü'nün küçük bir tanıtım filmi görüntüsü gibiydi!
İlerlesem bileğime kadar suya dalacağım...
Geri gitsem saçma...
"Nereden geçeceğim ben be" diye söylenirken sağolsun otobüs şoförü zihnimde parlak bir ışık yaktı!
Kendisi otobüsü üzerime sürerek, bana o suyun içinden geçme cesaretini verdi...
Sayesinde göle girebildim...
Hizmet budur...
Como Gölü, bizzat bileğime kadar ayağıma gelmişti. Overlok makinesi hizmeti gibi bişiydi!
Değişikti!
***
Gelelim çözüme...
155'i arayıp, plaka ihbarında bulunuyorsun şöyle bir cevap geliyor:
"Ekiplere bildireceğiz. Gerek görürlerse dikkatsiz araç kullanmaktan ceza verilir."
Peki soruyorum yetkililere?
Bugüne kadar İzmir'de "yayayı ıslattığı için trafik cezası" verilen sürücü var mı?
Varsa kaç kişi?
Yoksa niye yok?
Trafik polisleri, kendini ormanda sanan sürücülere yağmurlu günlerde bu suç nedeniyle ceza kesse, şehirde yaşadıklarını ve insan olduklarını hatırlarlar mı?
Bence deneyelim...
Sizce...
NOT: Doğası gereği vahşi olan tüm "gerçek" ayılar ve kendi halindeki zavallı öküzlerin bu yazı ile ilgisi yoktur...