İzmir'in yetiştirdiği kadın liderlerden Aynur Tartan başarıları çalışmaları ile dikkat çekiyor.
Televizyonda kültür ve yemek ağırlıklı program yapıyor, köşe yazıyor ve kitapları ile devamlı üretmeye çalışmaya devam ediyor. Son kitabı "Ergen Erkekler Yalnız Kadınlar" ile evlilikleri ve ilişkileri masaya yatırmaktadır. İlişkilere evliliklere bir kadın ve İzmirli gözüyle bakarak duygu dünyamızda farklı bir pencere açmıştır.
Kitap çok önemli bir konuda son zamanlarda boşanmaların arttığı ilişkilerde sorunların yaşandığı bir dönemde bize, hayatımıza ışık tutuyor. Türk aile düzeni yapısı gelişmeli ve ayrımcı bakış açısı sona ermelidir. Çünkü çocukluktan itibaren erkek çocukların kutsandığı, yanlış yetiştirilme tarzı ileride sorunların yaşanmasına neden olmaktadır.
Erkektir ne yapsa yeridir, elinin kiridir gibi klişe yetiştirilme kutsanmaların değişen ve gelişen dünyada ortaya çıkardığı sorunları farklı bir bakış açısı ve kadın gözüyle ele almış Aynur Tartan.
HAYATIN İÇİNDEN ÇIKTI
Günümüz dünyasında bilginin erişimin olduğu, internet çağında bu yöntem ve bakış açısı sorun yaratıyor. Son dönemde ekonomik ve sosyal hayatın içerisinde aktif olarak yer alan kadınlarımızla, eski usul yol ve yöntem ve yaklaşımlarla birlikte yaşanmayacağı ortaya çıkmıştır.
Kitapta erkeklerin yetiştirilme ve yaşam şekilleri masaya yatırılmaktadır. Hakim duygu erkeklerin, yaşları ne olursa olsun hiç büyümedikleri, hep ergen kaldıkları vurgulanıyor.
Kitabın hikâyesini çıkış noktasını şu sözlere ifade ediyor Aynur Tartan:
"Eşimden, dostumdan, çevremden...
Kısacası, hayatın içinden çıktı! Ben hayatın mutfakta geçtiğine inanırım. O yüzden de erkekleri, kadın-erkek ilişkilerini, evlilikleri ve hayata dair ne varsa hepsini bir tencereye koydum, kaynattım.
Gazetedeki köşe yazılarımdan da bir tutam ilham ekleyince, ortaya Kumru ile Şevket'in hikâyesi çıktı." Tartan, "Türk erkeklerinin % 80'i ergen kalıyor. Toplum, kültür, anneler-babalar, aileler ve tabii ki kadınlar bunun en büyük nedenleri arasında geliyor" diyor.
5S + 1İ FORMÜLÜ
Tartan iyi evliliğin formülünü de vermektedir.
"İşin püf noktası 5S + 1İ formülü... Saygı, sorumluluk, seks, sohbet, sosyallik ve ilgi... Bunu karşılıklı sürdürebilen evlilikler sağlıklı yürüyor" demektedir.
Belki de işe en baştan, tanımlardan başlamak gerekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, farklı cinsiyetlere sahip bireylerin eşit haklara sahip olması anlamına geliyor. Anayasa ve pek çok uluslararası sözleşme ile garanti altına alınmış olsa da, ne Türkiye'de ne de dünyanın herhangi bir yerinde tam bir kadın-erkek eşitliğinden söz etmek mümkün. Kâğıt üzerinde eşit olsa da pratikte bir karşılığı yok.
Toplumda var olan geleneksel kadın erkek rollerine karşı eşitlikçi bir yaklaşımı sağlayacak eğitim anlayışı çocukluktan itibaren her yaştaki bireye, gerek örgün eğitim gerekse yaygın eğitim yoluyla aşılanmaya çalışılmalıdır.
Toplumda ve aile içinde rol ve sorumlulukların dağılımında toplumsal cinsiyetçi bakış açısının ortadan kaldırılması gerekmektedir. Eşitlikçi bir yaklaşımın desteklenmesi amacıyla siyasi alanda da sadece eşitlikçi politikaların oluşturulması ve yaygınlaştırılması değil, bunların etkin olarak uygulanması büyük önem taşımaktadır. Çünkü kadını göz ardı eden toplumsal normların değiştirilmesi, kadının insan haklarının desteklenmesi ile sağlanabilir.
Son söz; Sayın Tartan'a bu güzel kitabı ve çalışması için, duygu dünyamıza yaptığı farklı bakış açısı ile hayatımıza yaptığı katkılardan dolayı çok teşekkür ediyorum. Çalışmaya, üretmeye davam ederek, hayat yolculuğunda başarılar diliyorum.