Korona virüs salgını, ülkelerin sağlık sistemlerini ciddi şekilde zorlarken ekonomilerine de büyük zararlar verdi. Korona virüs kriziyle mücadele kapsamında hükümetler devasa mali destek paketleri açıklarken merkez bankaları da bol sıfırlı yeni likidite imkanları sunarak ekonomiyi ayakta tutmaya çalışıyor. Gözle görülemeyen bir virüs dünyanın bütün dengesini altüst etmeye yetti. İktisatçılar bu salgının insanlığın daha önce gördüğü krizlere hiç benzemediği noktasında uzlaşıyorlar. Çünkü küresel ekonomi çok farklı bir krizle karşı karşıya kaldı.
Karantina ve sokağa çıkma yasağı gibi sosyal izolasyon uygulamalarından dolayı ekonomik hayat adeta durma noktasına geldi.
Ülkeler krizin etkilerini asgari seviyelerde tutabilmek için reel sektöre, çalışanlara ve dar gelirli ailelere yönelik trilyonlarca dolar tutarında kurtarma paketleri devreye soktular. Bu devasa kamu desteğinin ekonomileri ayakta tutmak için ne derece yeterli olacağını ise zaman gösterecek. Ekonomi politikalarına dair değişim talepleri ise daha şimdiden gür bir sesle dillendirilmeye başlandı.
4 PAKETLE REKOR FAİZ İNDİRİMLERİ
Türkiye salgınla mücadelede kapsamında ekonomiyi canlandırmak için çeşitli önlemler açıkladı.
Son olarak da kamu bankaları, normalleşme sürecine geçiş ve sosyal hayatın canlanması için "konut kredisi", "taşıt kredisi", "sosyal hayatı destek" ve "tatil destek" olmak üzere 4 yeni kredi paketini hayata geçirdi. Virüs salgını, birçok sektör gibi inşaat sektörünü de olumsuz etkiledi. Yüzlerce işkolunu kapsayarak ekonomiye ve istihdama katkıda bulunan inşaat sektöründe sıfır ve ikinci el konutlar için kredi faiz oranları düştü. 0.64 ve 0.74 oranı ile 12 ay geri ödemesiz, 180 aya varan ödeme fırsatı vatandaşların yüzünü güldürdü. Dünya, son 75 yılın en dönüştürücü anlarından birini yaşıyor.
Korona virüs krizinin sosyal, ekonomik ve politik sonuçları zaten oldukça önemliydi ve büyük olasılıkla daha yeni hissedilmeye başlandı. Zengin veya fakir farketmeksizin, çoğu hükümet, insanları halk sağlığı ve sosyal güvenlik sistemlerindeki köklü zayıflıklarla karşı karşıya getiren bu kriz için hazırlıksız olduğunu gösterdi.
TÜRKİYE PARLAYAN YILDIZ OLABİLİR
Bugün daha iyi, daha hesap verebilir kurumlara ve teknolojik ilerlemeyle birlikte küreselleşmeyle elde edilen kazançları paylaşma konusunda daha adil bir yola ihtiyacımız olduğu açık. Yeni ve daha iyi bir refah devleti mümkündür.
Ancak bunun kendi başına ve kolayca ortaya çıkacağına inanmak kolay değildir. Demokrasiyi ve hesap verebilirliği güçlendirmeye yönelik çabalar, devletin sorumluluklarının genişletilmesi ile birlikte ele alınmalıdır. Doğru dengeyi bulmak en iyi zamanlarda bile zor olur.
Son söz; Korona virüs kriziyle birlikte küresel ekonomik sistemde yaşanması muhtemel değişimler, gelişmekte olan ülkeler için bazı tehditler doğurabileceği gibi bazı fırsatların da habercisi olabilir. Türkiye süreci iyi yönetebilirse genç nüfusu, dinamik ekonomik yapısı ve yerli üretim kapasitesiyle yeni dönemin parlayan yıldızlarından birisi olabilir.