D ile kolay 13.5 yıl. 14'e bağlayalım hadi. İzmir'deki son milli maçta Yunus Akgün, Ozan Kabak, Orkun Kökçü, Cenk Özkaçar, Eren Elmalı 8, Mert Müldür, Ferdi Kadıoğlu, Doğukan Sinik ve Halil Dervişoğlu 9, Kerem Aktürkoğlu, Salih Özcan, Merih Demiral, Altay Bayındır 10 yaşındaydı. Rakip Fildişi Sahili'ydi.
1-1 biten o maçın kadrosundan futbol hayatını sürdüren bir Gökhan Gönül var bir de Caner Erkin. Arda da bıraktı bırakacak.
O kadrodan Volkan Demirel, Tuncay Şanlı, Emre Belözoğlu teknik direktörlük yapıyor.
Semih Şentürk F.Bahçe alt yapısında, Servet Çetin yardımcı antrenör mesela. Bu yüzden Milli Takım'ı öyle özlemiştik ki, dün Gürsel Aksel Stadı'na adım atar atmaz öncelikle bu özlemin resmiyle karşılaştık.
Gücümüzü ispatlamalıyız
Gökyüzünden tribünlere yansıyan ayyıldızla coşkulu bir futbol gecesiydi anlayacağız.
Stadın hemen dışında da mekanın sahibi Göztepe'nin kuruluş kutlamaları vardı ki İzmir'de tam bir futbol karnavalı yaşadık.
Ve maç başladı. İlk maçta henüz 2. dakikada golü bulmamız, skorun 6-0'a gitmesi ve Litvanya'nın dün maçtan 5 saat önce İzmir'e gelmesi yine fark beklentisi yaratmıştı kuşkusuz. Fakat bu kez ilk gol için 37 dakika bekledik. Aslında çok aradık. Özellikle Cengiz'in kişisel gayretleri, sağlı sollu kanat bindirmeleri ve duran top organizasyonları ile defalarca gole yaklaştık. Ancak bazen top o çerçeveyi bulmakta nazlanır. İkinci yarı ikinci gol erken gelince rakibin direnci daha da kırıldı fakat umulan fark yine olmadı.
Herkes yazdı veya söyledi fakat yineleyelim.
Kuşkusuz ne Litvanya, ne Lüksemburg, ne de Faroe Adaları seviyemize göre rakipler değil.
Bu nedenle bu galibiyetleri büyütmeden, kendimizi dev aynasında görmeden, bu lige nasıl düştüğümüzü sorgulayıp diğer liglerde gücümüzü ispatlamalıyız.