Çocukluk dönemim onu izleyerek geçti. Lakabı "Atom Karınca" olan Beşiktaş'ın kaptanının o meşhur ortaları nasıl unutulur. Rıza Çalımbay, aktif futbol yaşantısının ardından ilk Beşiktaş'ta kulübeye geçti. Christoph Daum'un yardımcılığını yaptı. İlk teknik direktörlük deneyimi ise 2001 yılında Göztepe ile oldu. Ben de o sıralar Göztepe muhabiriydim. Ne sorsam, hep dosdoğru cevap verdi. Kıvırmadı, saklamadı. Sorun ne ise kimseden çekinmeden tek tek sıraladı. Sarı-kırmızılıları ligde 8. sıraya taşıdı. Sonra bir başka Ege takımı Denizlispor'un yolunu tuttu. Orada da Avrupa macerasına atıldı ve aldığı sonuçlarla ismini daha da parlattı. Peşi sıra gezmediği takım kalmadı. Şimdilerde "tecrübeli teknik direktör" namının önemli temsilcilerinden. 2005 yılındaki son Beşiktaş deneyiminin ardından yine takımın başında. Üstelik öyle zor bir dönemde geldi ki... Kötü başlayan, kötü devam eden ve daha devre arasını görmeden hedeflerinden sapan bir takımda sorumluluğu aldı.
ZAMANA IHTIYACI VAR
Dün tribünler dolduysa onun sayesinde doldu. Sezon başından bu yana yapılan yanlışlarda herkesin rolünün olduğunun farkında hepsi de. Fakat yine de umutlular. Çünkü o umudu diri tutabilecek biri varsa o da Rıza hoca. Ancak herkesten fazla onun zamana ihtiyacı var. 12 hafta sendeleyerek yürüyen takımı bir andan koşturmak o kadar kolay değil. Milli ara onun adına şans ama yeterli mi göreceğiz. Burak Yılmaz da bir milli ara öncesi takımın başına gelmişti. Ve o maçın ardından "Bu oyun bazı maçlar için yeterli gelebilir fakat hedef için yetmez. Acil olarak rotayı belirlemeleri şart. Ve bu milli ara onlar için büyük bir fırsat" demiştim. Evet dünkü oyun da ölçü değil fakat iki günlük Çalımbay mesaisi sonrası galibiyet önemliydi. Ne demişti hoca? "Önce taraftarı kazanmamız gerekiyor." Dün maçı kazanırken taraftarını da kazandı. Sezonu kazanmak için ise daha yolu çok uzun.