Mekke'de 1446 yıl önce, Rebiülevvel ayının 12. gecesi tan yeri ağarırken alemlere ilahi bir nur doğdu.
O nur, Cenab-ı Allah'ın "Ey habibim sen olmasaydın alemleri yaratmazdım" buyurduğu, Hz. Adem'den itibaren tüm peygamberlerin büyük kurtarıcı olarak geleceğini müjdelediği kainatın efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.) idi. Mazlumların kan ağladığı, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, şirkin, putperestliğin, ateşperestliğin arttığı, zulüm ve cehaletin yerin dibine vurduğu bir anda dünyaya, öyle bir teşrif etti ki; yer-gök cümle alemde, asırlar boyunca konuşulacak büyük mucizeler gerçekleşti.
BİR YILDIZ DOĞDU
Allah'ın (c.c.) cennetin kapısına kendi ismiyle birlikte yazdığı Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) teşrif ettiği gece bir yıldız doğdu. Yahudiler arasında yıldızlardan hüküm çıkaran birçok alim vardı. Bunlar, kitaplarında Allah Resülü'nün geleceğini öğrenmişti.
Yahudi alimler, bu yıldızdan Ahir zaman Peygamberinin dünyaya teşrif ettiğini anlamıştı.
Kainatın Efendisi'nin doğduğu gece Medayin'deki Kisra Sarayı'ndaki 14 burç çatırdayarak yıkıldı. Hükümdar Sarayı'nın o sapasağlam burçlarının yıkılmasının ardından İran başkadısı Mübezan gördüğü rüyayı şöyle anlattı: "Gördüm ki yüzlerce kükremiş deve, önlerine şaha kalkmış Arap atları olduğu halde Dicle suyunu geçti ve İran topraklarına yayıldılar."
PUTLAR YERLE BİR OLDU
Kureyş müşriklerinin Allah'ın evi olan Kabe'nin içine doldurduğu karanlık putlar yerle bir oldu. Efendimizin gelişiyle şirk inancının yerine Tevhid inancı hakim oldu.
İstahbarat'taki bin yıldan beri yanan Mecusilerin kocaman ateşi bir anda sönüverdi.
Ateşperest Mecusilerin ateşi yerine Tevhid meşalesi yandı.
SAVE GÖLÜ KURUDU
Takdis Edilen Meşhur Save (Taberiyye) Gölü bir anda kuruyuverdi.
Bu da gelen Resul-i Kibriya Efendimizin, Allah'ın izni ile olmayan şeylerin takdis edilmesini yasaklayacağının ifadesiydi.
Peygamber Efendimizin dünyaya gözlerini açtığı gece taşan seller, Semave Vadisi ve Semave şehrini sular altında bıraktı. Dehşet içinde kalan şehir halkı, çareyi dağlara ve tepelere sığınmakta buldu.
YILDIZLAR DÖKÜLDÜ
Nebiyy-i Ekrem Efendimizin dünyaya teşrifleri gecesinde hazan yaprağı gibi gökkubbeden yıldızlar döküldü. Bu hadisenin ardından şeytan ve cinlerin gökten haber almaları son buldu.
O ana kadar görülmemiş bu hadiselerin Resul-i Ekremin doğumu sırasında meydana gelmesi elbette tesadüf değildi.
Bütün bunlar Peygamberimiz Hazret-i Muhammed'in (s.a.v.) zuhurunu haber veriyordu.
ŞEFAAT YA RESULALLAH
İşte sevgili dostlar. Biz böyle yüce bir peygamberin ümmetiyiz ki; kıymetini ne kadar çok bilsek yine de azdır. O isteseydi dünyaya teşrif ederken birçok mucizeyi yaratan Allah (c.c.), kendisine zulmeden, Uhud'da dişini kıran, Taif'te kendisini taşlayan müşrikleri yerle bir eder, dünyayı başlarına yıkardı. Fakat hiçbir zaman kendisine zulmedenlere, diğer peygamberler gibi beddua etmemiş hep dua etmişti. Peygamber Efendimiz Hz.
Muhammed'in (s.a.v.) "Her peygamberin hususi bir duası var ki, onunla ümmetiyle ilgili olarak dua etmiş ve duası kabul edilmiştir. Ben ise duamı, kıyamet gününde ümmetim için şefaat etmeye ayırdım." (Buhari, Müslim) hadisi şerifi ile bizleri nasıl sevdiğini anlatmaya yetiyor.
Bizler de bu yüce sevgi ve ebedi kurtuluşumuza vesile olacak şefaate layık bir ümmet olmak için çok çalışalım. Kur'an ve Sünnet yolundan ayrılmayalım. Sonsuz salat ve selam Rahmet Peygamberi olan Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) üzerine olsun.