Peygamberler şehri Kudüs bizimdir
İşgalci ABD'nin ve gözü dönmüş Siyonistlerin 50 yıldır esareti altında bulunan Kudüs ve Mescid-i Aksa, neden biz Müslümanlar için bu kadar önemlidir? Cuma sohbetimde bu konuya değineceğim. Biz Müslümanlar, imanın şartlarından biri olan "Peygamberlere İman" esası gereği, Hz. Adem'den (a.s.), Hz. Muhammed'e (s.a.v.) kadar tüm peygamberlere iman ederiz. Çünkü hepsi de Allah (c.c.) tarafından gönderilen emir ve yasaklarını insanlığa bildirmiştir.
Şimdi gelelim Kudüs'e...
Mekke-i Mükerreme'ye uzaklığından dolayı, "En uzaktaki mescit" anlamına gelen Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Kudüs, Hz. İbrahim'in (a.s.) Mısır'dan gelerek yerleşmesiyle peygamberler şehri haline geldi. İsrailoğulları da Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İshak'dan (a.s.) olan torunu Hz. Yakub'un (a.s.) soyundan gelir. Aynı soydan gelen ve kitap gönderilen dört büyük peygamberden biri olan Hz. Davud, Kenan kavimlerinden Yebusi'lerin oturduğu Kudüs'ü ele geçirerek krallığını kurup burayı başkent yaptı.
CİNLERLE İNŞA ETTİ
Mescid-i Aksa'nın yapımına başlayan Hz. Davud'dan (a.s.) sonra şehre hükümdar olan oğlu Hz. Süleyman (a.s.) Mescid-i Aksa'yı cinlerle birlikte inşa etti. Neden cinlerle diye soracak olursanız; Süleyman aleyhisselam; "Ya Rab!
Bana hiçbir kimsede bulunmayan bir kudret ve devlet ihsan eyle" diye dua etti. Duası kabul edilip, cinlerin, rüzgarın ve hayvanların da insanlar gibi Süleyman aleyhisselama itâat etmeleri emredildi.
Süleyman aleyhisselam bir gün yapılmakta olan büyük hükümdar sarayının inşaasını kontrol ediyordu. Ustalar ve cinler sarayın tamamlanmasıyla uğraşırken Hz. Süleyman (a..s.), sarayın balkonuna çıkıp kendisini yalnız bırakmalarını emretti. Sonra da balkonun kenarında asasına dayanıp durdu.
Bu sırada Azrail (a.s.) gelerek ruhunu teslim aldı. Asasına dayanmış bir halde vefat eden Hz. Süleyman (a.s.) uzun bir süre öylece kaldı.
Ta ki asasını güve kurtları yiyip kırılınca, Hz. Süleyman'ın (a.s.) vefat ettiği anlaşıldı.
KUTSAL BİR ŞEHİR
Daha sonra Roma İmparatorluğu'nun hakimiyetine geçen Kudüs'te Hz. Zekeriyya (a.s.) yaşıyordu. Onun yaşlılık döneminde dünyaya gelen oğlu Hz.
Yahya (a.s.) da peygamber olarak görevlendirildi. Hz. Zekeriyya'nın (a.s.) baldızının kızı olan Hz.
Meryem'in oğlu Hz. İsa (a.s.) da Kudüs yakınındaki Beytilahm'da dünyaya geldi. Ve son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) efendimizin İsra (gece yürüyüşü) ve Miraç Mucizesi (göğe yükseliş) yine bu şehirdeki Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'da gerçekleşti.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Miraç gecesi Mescid-i Aksa'da namaz kılarken, Yüce Allah (c.c.) , Kur'anı Kerim'de şöyle buyurdu: "Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid- i Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir." (İsra, 17/1) İşte bu nedenle Kudüs, vahye dayanan bütün dinler ve medeniyetler tarafından kutsal kabul edilir.
Kubbet-üs-Sahra, Burak Duvarı, Kıble Mescidi, Nebi Kapısı, bir buçuk milyar müslümanın kalbinde son 50 yıldır yürek yarası haline geldi. Şimdi de ABD, her zerresinde İslam'ın izini taşıyan Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararı aldı. Yani gidişat hayra alamet değil. İsra mucizesiyle Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya yürütülen, Miraç mucizesiyle de Mescid-i Aksa'dan, Sidre-i Münteha'ya yükseltilen Hz.
Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) "ziyaret edilmeye değer" gördüğü ve teşvik ettiği üç şehirden biri olan Kudüs esaret altındayken ahirette hesaba çekilmeden önce bizlerin ciddi ciddi kendimizi sorgulamamız gerekiyor. Artık bu 50 yıllık uykudan uyanma vakti geldi geçiyor bile. Rabbimizin ayeti kerimede buyurduğu gibi çevresini mübarek kıldığı Mescidi Aksa eğer bugün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya ise bunda "Elhamdülillah Müslümanım" diyen herkes vebal altındadır.
'KIRMIZI ÇİZGİMİZ'
İşte bu yüzden Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan "Kudüs Müslümanların kırmızı çizgisidir" diyor. Bugün yine 1187 yılında Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü haçlılardan geri aldığı gibi bizler de bu kutsal toprakları siyonizmin uşaklarından kurtarmak için mücadele edenlerin yanında durmalıyız. Filistinliler gibi tüm İslam alemi olarak bizler bu Peygamber mirası olan kutsal topraklarda ezanların dinmemesi, Kur'an'ın susmaması için sahip çıkmalıyız. Çünkü zafer inananlarındır.
Allah. (c.c.) biz Müslümanlara "Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer inanıyorsanız en üstün siz olacaksınız" (Al-i İmran-139) ayetiyle bu ilahi müjdeyi vermiştir. Yeter ki bizler sonuna kadar mücadeleden vazgeçmeyelim, inanalım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.