Türkiye'nin Afrin'e düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı, her ne kadar teröre yönelik bir operasyon olarak görülse bile aslında bu Siyonizm'e karşı yapılan büyük ve apaçık bir savaştır. Bu savaşta can verip şehit olmak vardır. Ama asla dönmek yoktur. Çünkü bu harekat İslam'ın son ve tek kalesi olan Türkiye'nin, Siyonizm'in 100 yıllık Büyük İsrail Projesi'nin tam kalbine sapladığı bir hançerdir.
Siyonistlerin Büyük İsrail hayalini bitiren bu hançeri çıkarmak için 7 düvel üstümüze gelse de asla başarılı olamayacaklardır. Yıllardır ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar inşallah bir gün son bulacak.
Afrin'in kuşatılması sonucunda Büyük İsrail Projesi düşecek ve Siyonistlerin rüyası kabusa dönüşecek.
Böylece taşeron olarak kullandıkları silahlı terör örgütleriyle yeryüzünde bozgunculuk çıkaran, ülkeleri bölüp parçalayarak kendilerine muhtaç etmek isteyen Siyonist ve Evangelist ittifakı da yerle bir olacak.
ALLAH VAADİNDEN DÖNMEZ
Allah'ın kendilerine elçi olarak gönderdiği peygamberlere uymayarak kutsal kitapları tahrif eden bu kafirlerin kıyamet senaryoları da başlarına yıkılacak. Bugüne kadar Ortadoğu'da döktükleri mazlum kanının hesabını verecekleri gün yakındır. Zafer çok yakın. Yeter ki iman edenlere bu kutlu zaferi vaat eden Allah'a (c.c.) inanıp güvenerek savaştan kaçmayalım.
"Allah, (onlara zafer konusunda) bir vaadde bulunmuştur.
Allah, vaadinden dönmez.
Fakat insanların çoğu bilmezler" (Rum Suresi / 6 ) ayetine kulak verelim. Kıyametin ne zaman kopacağı belli değildir. Ancak Allah (c.c.) eğer bir vaatte bulunmuşsa onun hayata geçmesine hiçbir güç engel olamaz. Alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.) bizlere nurunu tamamlayacağını "Onlar (yani kafirler) ağızlarıyla Allah'ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır."(Saff, 61/8) ayetiyle müjdelemiştir. O zaman bize düşen buna iman etmektir.
Savaştan kaçma konusuna gelince; Allah'ın hükmü kesindir.
Gerektiğinde bire on bile savaşılabilir.
Çünkü Allah rızası için savaşan ve şehid olduğu takdirde kendisini ahirette daha mutlu bir hayatın beklediğine inanan müminlerin gücü düşmanın gücünün on katına çıkar ve zafer kazanılabilir.
Bizler Bedir'den Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'na kadar uzanan birçok savaşta bu ruhla destan yazmadık mı? Bu konuda Enfal Suresi 16. ayetinde "Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak için çekilme, ya da diğer bir birliğe katılma durumu hariç böyle bir günde her kim onlara arkasını dönerse mutlaka o, Allah'ın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer de cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası" buyurularak savaştan kaçmaktan kesinlikle men edilmiştir.
MİLLET UYANDI
İşte görüyorsunuz iman dolu kalplerin önünde hiçbir güç duramıyor.
Ordularımız Afrin'e doğru ilerliyor ve tüm dünyanın gözünü diktiği ve bizim kırmızı çizgimiz olan Ortadoğu'da artık Büyük Türkiye Cumhuriyeti'nin sözü geçiyor. Çünkü Türkiye, İslam'ın son kalesi. Bu milletin evlatları çoktan uyandı. Yeniden diriliş sürecinde inşallah, bu milletin evlatlarını artık hiç kimse yolundan döndüremeyecek. Rabbim, ayetlerde buyurduğu gibi nurunu tamamlayacak ve dünyadaki bu zulüm Türkiye Cumhuriyeti'nin vesilesiyle son bulacaktır. Ancak biraz daha sabır. Her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı olduğu gibi ve her şerde bir hayır olduğu gibi inşallah son bir hamleyle İslam'ın gür sesi olan bu millet ve bu devlet o muhteşem günlerine tekrar geri dönecektir. Mevla görelim neyler neylerse güzel eyler...