İsrail'in sahip olmak için varını yoğunu ortaya koyduğu "vaat edilmiş topraklar" meselesi, tam anlamıyla dünyanın başına bela olmuş durumda. Bu savaş, İsrail'in de sonuna getirecek gibi görünüyor.
Çünkü gözünü kan bürümüş Siyonistler, Müslüman topraklarını hunharca bombalayıp çoluk çocuk, kadın erkek demeden adeta Filistinli kardeşlerimizi katlederek hayatı kabusa çeviriyor. Yıllardır süren bu zulümde bugüne kadar yapılan en büyük saldırı gerçekleştiriliyor. "Vaat edilmiş topraklar" inadıyla bölgeyi kan gölüne çeviren İsrail devleti 1948 yılında kuruldu.
Allah, İsrailoğulları'na ikinci kez şans verdi.
Ama onlar ilk şanslarını değerlendiremeyip Babil Krallığı'nın hışmına uğradı. Şimdi ise yine azgın bir şekilde ve büyük bir kibirle Müslümanları katlederek şanslarını zorluyorlar.
En büyük emellerini gerçekleştirmek için Filistin topraklarını da Müslümanların elinden almak istiyorlar. Ama Allah (c.c.) bu zulme izin vermeyecek ve bu katliam onların bitişinin başlangıcı olacaktır.
NEDEN ARZ-I MEV'UD?
Vadedilmiş topraklar, Allah'ın Hz.
İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere vermeyi vaad ettiği yer için kullanılır.
İbrânîce'de "Eretz Israel" denilen bu bölge Ahd-i Atîk'te "Kenan diyarı" diye de zikredilir. İkinci Mâbed döneminden itibaren ise "Arz-ı mev'ûd", "Arz-ı Mukaddes diye adlandırılır. Hz. Yusuf (a.s.)'ın Mısır'a götürdüğü İsrailoğulları zamanla Firavunların yönetimi altında zulme uğramış bir kitle haline gelmişti.
Kur'an'da Hz. Musa (a.s.)'ın onlara şöyle buyurmuştur: "Ey Kavmim, Allah'ın size takdir ettiği Arz-ı Mukaddes'e girin arkanıza dönmeyin. Yoksa hepiniz nice zararlara uğrayanlardan olursunuz." (el-Mâide, 5/12). Arz-ı Mukaddes olarak da adlandırılan bu bölgede Filistin, Lübnan, Irak, Suriye ve Türkiye'nin bazı toprakları mevcuttur. Birçok dinin doğduğu bu topraklar, Haçlı Seferlerinin yapılmasına sebep olmuştur, günümüzde de Filistin-İsrail gerginliğine sebep olmaktadır. Vadedilmiş toprakları değerli kılan İbrahim, İsmail, İshak, Yakup, Yusuf, Davud, Süleyman ve İsa'nın burada yaşamasındandır. Kenan diyarına göç etmeden önce Hz. İbrahim (a.s.), Harran'da kabilesi ile yaşıyordu.
Bir gün, Allah(c.c), Hz. İbrahim'e zürriyetini sürdüreceğini bildirdi; Ülkesini ve baba evini bırakıp ayrılmasını istedi. Hz. İbrahim hiç tereddüt etmedi;
Allah'ın emri üzerine karısı Sara'yı, kazandıkları malları alıp Kenan ülkesine gitti. Uzun süre Kenan yani bugünkü Filistin topraklarında yaşadı. Allah'ın vaadini hatırladı, çünkü kendisine vaat edilen topraklar oldukça büyüktü. Fırat Nehri'nden Nil Nehri'ne kadar olan bölge İsrailoğulları'na vadedilmişti. Ancak vaat edilen toprakların sınırı Kuran-ı Kerim'de bildirilmemiştir.
SİYONİZM AHİTİ BOZDU
Allah kendilerine vaat edildiği rivayet edilen bu bölgeye giriş yaparken secde ederek tevazu içinde girmelerini emretti.
Onlar ise bu emri gerçekleştiremedi.
Bugünkü İsrail'in asıl hedefi, önce Büyük İsrail sonra 'Dünya Hâkimiyeti İdealini' gerçekleştirmektir. Sahte Mesihlerle başlayan bu hareket 20. yüzyıl başlarında Theodor Herlz öncülüğünde artık 'Siyonizm' adı verilen siyasi bir kimliğe bürünmüştür.
Yahudiler için 'salih kul, faziletli kavim' vasfı ortadan kalktığı içindir ki, "vaat edilen topraklar" artık hükümsüz duruma gelmiştir. (Enbiya Suresi 29)