Bizler, Türk halkı olarak aşırı politize bir toplumuz. Hep de böyleydik, bugün olmadık yani... Eskiden bu yana hayata bakışımızı politik görüşümüz belirler. Anamız, babamız, doğduğumuz ev, yetiştirilme şeklimiz gibi politik görüşümüz de hep belli kaynaklardan beslenir. Hatta çoğumuzunki yaşımız ilerledikçe daha orta bir çizgiye geleceğine daha da keskinleşir. Ve bu her nedense normal görünür birçoğumuza.
TARAF OLMA ALIŞKANLIĞI
Gitmeyi tercih ettiğimiz okullar, çalışmak istediğimiz kurumlardan tutun da oturmak istediğimiz çevreyi bile bize siyasi olarak en yakın insanların yaşadığı yerler arasından seçmeye çalışırız. Aynı şekilde yakın arkadaş çevremiz, komşularımız hep benzer kişilerdir çoğu zaman.
Çünkü maalesef farklı politik kesimlerden insanlarla siyaset dışı herhangi bir konuda bile ortak noktada buluşmayı beceremeyiz. Siyaset resmen damarlarımıza kadar işlemiş bizim. İşte tam da bu yüzden, toplumsal olaylara bakışımız da aynen futbol takımı tutma fanatikliğimiz gibi kendini gösteriyor. O yüzden yakaladığımız her fırsatta birbirimize tarafımızı göstermeye kalkışıyoruz. En büyük dayanışma gerektiren durumlarda bile birleşmek yerine ayrışmayı seçiyoruz.
Seçiyoruz diyorum çünkü bu gerçekten bir tercih meselesi...
Türkiye çok büyük bir felaket yaşadı, binlerce insanımız hayatını kaybetti, milyonlarca vatandaşımız da en yakınlarını enkaz altında bıraktı. Üstelik şu an evsiz, barksız ve işsizler... Devam eden şiddetli artçılar nedeniyle hala hayatları tehlikede.
Yarına dair umutları yok... Çok zor durumlarda, çok zor şartlar altında yaşamaya çalışıyorlar. Depremin hemen ardından başlayan toplumsal seferberlik hali, afet bölgesinde o acıları yaşayan insanlar için geleceğe dair büyük bir umut kaynağı.
Önce hayatlarını kurtarmak, sonra da bir şekilde yaşama devam etmek zorunda olan milyonlar için şu an öncelikler çok farklı. Yardımların kimlerden geldiğinin ya da nasıl ulaştığının onlar için bir öneminin olduğunu sanmıyorum. Aynı şekilde kimlerin işi onlar üzerinden siyasete döktüğünün de... O yüzden herhangi bir kuruma ya da STK'ya yardım yaparken de 'Acaba benim yardımımı istemezler mi?' ya da 'Ben şu kuruma asla yardım etmem' deme lüksümüz yok şu anda. Hepimiz belli bir politik görüşü benimsiyoruz elbette.
Ama birileri orada yardım beklerken de siyasi görüşümüze takılmamalıyız. Tercih şansımız varsa elbette en doğru olduğuna inandığımız şekilde adım atabiliriz ama yoksa da illa olmasını beklememeliyiz.
HEP BİR AYRIŞMA HALİ
Mesela, illa bir taraf ya da taraftar grubuna da dahil olmak zorunda değiliz.
Toplum her ne kadar bunu dayatsa da bugünler o günler değil. Ülkemizin koskoca 10 ili yerle bir olmuş, binlerce insanımız enkaz altında kalmış, çok daha fazlası da kış soğuğunda çadır ve konteynerlerde yaşamak zorundalar şu anda.
Kim ne yapabiliyorsa bir işin ucundan tutacakken, 'o'cu, 'bu'cu diye ayrışacak mıyız? Hala mı ötekileştirme peşindeyiz?
Duygularımızla aklımızı birleştirip ülkemiz için en doğru yolu bulmak, yapılan hataları düzelterek bir daha yıkılmayacak şekilde yeniden ayağa kalkmak varken neden hala memleketin her yerine siyasete bulaştırmak zorundayız? Siyaseti siyasetçiler yapsın. Biz de gidip oyumuzu verelim vatandaşlık görevi olarak.