Sosyal depresyon senaryoları
Pandemi teriminin 2019 sonunda önce dünya gündemine, daha sonra da hayatlarımıza girmesinin üzerinden 3 yıldan fazla zaman geçti. Bu süreçte dünya ekonomilerinde derin yaralar açan Kovid pandemisi, ülkemizde de ciddi izler bıraktı. Özellikle neyle karşı karşıya olduğumuzu tam olarak kimsenin bilmediği ilk dönemlerinde insan psikolojisi üzerinde yarattığı travmanın etkilerini birçoğumuz hala hissediyor. Evlere kapandığımız, sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı, okulların online eğitime geçtiği, fabrikalarda üretimin durduğu hatta gıdaya ulaşımın zorlaştığı çok zorlu bir dönemi geride bıraktık ama etkileri hem kişiler hem de ülkeler bazında hala devam ediyor. Bir yandan da ekonomiyi küresel bazda durma noktasına getiren bu dönem, sürekli yeni korku senaryoları aracılığıyla bir kesim tarafından sürdürülmek isteniyor. Çünkü bu kötü dönem, sınırlı bir kesim için de inanılmaz fırsatlar doğurdu. Daha önce hiç gündemde olmayan yeni iş kolları, boşlukları dolduracak yeni istismar alanları yarattı.
AKIL ALIR BİR ŞEY DEĞİL
İşte tam da bu yüzden pandemi fırsatçıları o karanlık ve bilinmez dönemin başka başka formlarda sürmesini hedefliyorlar.
Toplumlarda bıraktığı travma bu kadar canlıyken bu isteklerinin gerçekleşmesi de çok muhtemel. Bu sermaye gruplarının benzer türde girişimleri Türkiye'de de var. Her kış kapanma senaryoları yazan, her yeni varyant duyurusunu köpürten bu kesim, kış öncesi yine benzer iddiaları ortaya atıp duruyorlar. Üstelik bunlara destek çıkanlar arasında saygın meslek kuruluşlarının temsilcileri de yer alıyor. Akıl alır gibi değil...
Adana'da bir hastanenin başhekiminin farklı kronik hastalıklarla birlikte seyreden solunum yolu enfeksiyonundan yaşamını yitirmesi üzerinden felaket senaryoları üretiliyor. Olaya tüm boyutlarıyla açıklık getiren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise, korku salınan yeni varyantla ilgili beklenenin olmayacağını net bir şekilde dile getirdi.
Kovid-19'un artık griple nasıl mücadele ediliyorsa tıpkı öyle mücadele edilecek bir hastalık olduğuna vurgu yapan Koca, "Toplu bir aşı kampanyası ya da kapanma benzeri tedbirler asla uygulanmayacak" diyerek yüreklere su serpti.
ASIL SAĞLIK SORUNU BU
Ama Koca'nın açıklamasında asıl dikkat çekilmesi gereken kısım yazının başında anlatmaya çalıştığım rantçılara yönelik ifadelerin yer aldığı son bölümdü. İşte o bölüm: "Bu propaganda, Eris varyantı sebebiyle tıpkı salgının başlarındakine benzer, şu an için asla gerçekçi ve gerekli olmayan, bilimsellikten tamamen uzak tedbirlerin uygulanmasına ve aşı kampanyaları başlatılmasına yöneliktir. Her ürünün üreticisi gibi, aşı üreticileri de ürettikleri ürünün daha fazla alıcı bulmasını isteyebilirler. Ama bilim buna bakmıyor. Gereksiz bir ilacı kim kullanmak ister, onu hangi hekim önerebilir? Öneriyorsa o tıp ahlakına bağlı bir hekim midir?
Hastayla ilişkisi dışında, olası başka ilişkileri de akla gelmez mi? Bilim adına bilime aykırı girişimlerde bulunanları ve ülkemizin gereksiz yere 'sosyal bir depresyona' sürüklenmesinde sakınca görmeyenleri bilimin tarafsızlığını, sorumluluğunu üstlenmeye davet ediyorum. Kim ne derse desin, spekülasyonlardan hareketle, gerçekçi veriler olmadığı halde yapılmayacak olanı yapmayacağız. Sosyal depresyon da büyük bir sağlık sorunudur." Malum okulların açılması ve mevsim geçişi ile birlikte grip vakalarında her zamanki gibi bir artış var. Yani yeni senaryolar için çok uygun bir vakit. Bu dönem Bakan Koca'nın sağımız solumuzda sürekli dillendirilen felaket senaryolarıyla ilgili uyarısını unutmamakta fayda var.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.