Yerel seçim gündeminin giderek yoğunlaştığı ülkemizde CHP başta olmak üzere muhalefet partileri aday krizleri ve ithal aday tartışmalarıyla boğuşurken, adaylığı ilan edilenler çoktan sokaklara çıkıp vaatlerini anlatarak gönülleri kazanma yarışı içine girdi bile. Kimi vatandaşta etki gücü yüksek olan sivil toplum kuruluşları, spor kulüplerini ziyaret ediyor kimi de direkt vatandaşa ulaşabileceği tüm kamusal alanları değerlendiriyor.
İDEOLOJİK TEMELLİ DEĞİL
Yerel seçimin ülkenin geleceğine yön veren genel seçimden en önemli farkı da bu buluşmalarda hemen göze çarpıyor.
Yerel seçim belediye başkan adayları için kendilerini seçmene en iyi anlatabilecekleri nadir dönemlerden bence.
Çünkü adaylar, bu dönemde partilerinin ideolojik temelli düşünce yapısından çok daha kolay sıyrılabiliyor. Dolayısıyla bu da oy tercihini ideolojik düşünceye göre belirleyen seçmene ulaşmasını kolaylaştırıyor. Türkiye'de seçmenin oy verme eğilimi daha çok ideolojik temelli olduğundan yerel seçimde de çoğunlukla yine aynı şekilde gerçekleşiyor. Burada en önemli etken adayın saplantılı ideolojik düşünceleri olan seçmen kitlesine çok daha yumuşak ve önyargısız yaklaşması.
Bunu başarabilen, yani vatandaşa samimi bir şekilde direkt yaklaşabilen az sayıda aday hem kendisinin hem de partisinin fark yaratmasını sağlayabiliyor.
Az sayıda diyorum çünkü herhangi bir bölgede yerel seçim sonuçları nadiren genel seçim sonuçlarıyla belirgin şekilde farklı olabiliyor.
SORUN ÇÖZECEK ÖNERİLER
Tabii meydanlarda sıralanan vaatlerin genel siyasetten mümkün olduğunca uzak olması da son derece etkili. Kentin, bölgenin, sokakların sorunlarını iyi bilen ve bu sorunlara nokta atışı çözümler sunabilen, eksikliklerin giderilmesinde ya da herhangi bir sorunun çözümü noktasında hızlı şekilde hareket edebilecek önerilerde bulunmak adayın fark yaratması için kritik önemde.
Bu dönemde AK Parti adaylarının özellikle İzmir'de şansı önceki dönemlere göre çok daha yüksek. Çünkü hem adaylar kentin, ilçelerin sorunlarına son derece vakıf, usta kadrolardan oluştu hem de CHP kalesi olarak gördüğü İzmir'de aday tercihlerinde devasa hatalar yaptı. Bu saatten sonra bu yanlışların ne kadarından dönülebilir bilinmez ama seçmende ana muhalefete yönelik ciddi bir öfke var.
Haksız da değiller. Büyükşehir adaylığı çok uzun süre düğüm oldu, ilçelerle alakası olmayan isimler aday gösterildi, çok yanlış seçimler yapıldı. Seçmende karşılığı olmayan, parti kadrolarında yetişmemiş insanlar 'değişim' etiketinin ürünü gibi gösterilmeye çalışıldı. Haliyle şu an parti kadrolarında da, CHP seçmeninde tepki çok fazla.
YENİ DÖNEMİN BAŞLANGICI
İşte CHP için ortada olan bu karamsar tablo hem AK Parti adayları hem de diğer partilerin adayları için bulunmaz bir fırsat.
CHP'de kavga dövüş devam ederken, diğer adayların fark yaratacak her hareketi, her vaadi şanslarını artırabilir. Mesela Cumhur İttifakı'nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ'ın yaptığı gibi kent içi ulaşımı her gün kullanan İzmirliler için 90 dakika ücretsiz aktarma uygulamasına geri dönülmesi, ülkenin en pahalı suyunu içen vatandaşlar için suda yüzde 50 indirim yapılması gibi kentte yaşayan herkesi yakından ilgilendiren somut vaatler seçim sonucunda İzmirli açısından da AK Parti açısından da yeni bir devrin başlangıcı olabilir.