CHP'nin yerel seçim stratejisi, genel seçimdeki bütünleştirici bakış açısından o kadar uzağa evrildi ki ne kadar ayrışmacı proje ve pazarlık varsa parti yönetimi oraya koşuyor. Hani diyor ya Özgür Özel partinin televizyonlarda dönüp duran seçim reklamlarında 'işimiz gücümüz Türkiye' diye. Koca bir yalan aslında. CHP yönetiminin işi de gücü de koltuk. Koltuk kapma sevdası o kadar ağır basmış durumda ki sadece makam uğruna yapılamayacak pazarlık, kurulamayacak ittifak yok. Elbette bu durum Genel Başkan Özgür Özel'e mahsus değil.
Güç savaşı partinin en kılcal damarlarına bile işlemiş durumda.
SİPARİŞ ADAYLAR DÖNEMİ
Mesela son günlerde özellikle İzmir ve İstanbul'da art arda yaşanan aday değişiklikleri bu hırsın en temel göstergelerinden biri. Gerekçe adaylarla ilgili itirazlar gibi gösterilmeye çalışılsa da yaşananlar bu kadar basit ve somut bir gerekçeyle açıklanmaktan çok uzak. En başta zaten yanlış tercihlerle dolu kötü bir süreç yönetimi söz konusuydu. Şimdi de itirazlar bahane edilip birçok yerde DEM'le örtülü ittifak yapılıyor. İlçelerin kaderi, geleceği üzerinden çıkarlar savaşı yaşanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun aday pazarlığı üzerinden yürüttüğü parti yönetimini yıpratma operasyonu da işin cabası.
GELEN GİDENİ ARATIYOR
Partide çok başlılığın da getirdiği tam bir gelen gideni aratır durumu vücut bulmuş halde. 14-28 Mayıs tarihleri arasında eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı yanlış hamleler CHP'nin ve hatta Millet İttifakı'nın seçim hezimetinin faturasının Kılıçdaroğlu'na kesilmesine neden olmuştu. Kemal Bey, seçime kadar yürütülen sürecin kahramanıyken birden günah keçisi oluvermişti. CHP'nin önde gelen isimleri de başta İYİ Parti lideri Meral Akşener olmak üzere ittifak ortakları da sahip çıkmaları gerekirken Kılıçdaroğlu'nun hatalarını birer birer yüzlerine vurmuştu. Hatta bununla da kalmayıp kameralar önünde bizzat Kemal Bey'i harcayan açıklamalar yapmışlardı.
YENİ GÜNAH KEÇİLERİ KİM?
Şimdi partideki değişim rüzgarının sonucu olarak yeni lider, Özgür Özel oldu.
Tartışmalı hatta kavgalı gürültülü geçen kurultay sürecinin ardından koltuğu devralan Özel, partinin Genel Başkanı olduğu günden bu yana hep kadrolarda yenilenme olacağından, parti yönetimin gençleşeceğinden bahsetti. Ama süreç kamuoyuna lanse edildiği gibi yürümedi maalesef. O nedenle 31 Mart yerel seçimlerinin sonrasında partide herkes olası bir seçim hezimetinin faturasını kesecek birini arayacak. Ama sanıyorum tepkiler Kılıçdaroğlu'na fatura kesildiği dönemdeki gibi kolayca hedefini bulamayacak. Çünkü ne Genel Başkan sıfatını taşıyan Özel ne de gölge başkan konumundaki Ekrem İmamoğlu, seçim faturasının ağırlığını taşıyabilecek siyasi olgunluğa sahip değil. O nedenle seçmenin de partililerin de olası bir hüsranı kendi aralarında paylaşmaları gerekecek. Yoksa bu ısmarlama adaylarla belediyeler üzerinden pazarlık usulü yapılan sözde Türkiye ittifakının tam anlamıyla silkelenip değişmesi çok zor.