14 Mayıs seçimlerine gittiğimiz süreçte CHP'nin başını çektiği 6'lı masa ittifakı, meydanlarda bas bas bağırarak intikam cümleleri kuruyordu. Katıldıkları televizyon programlarında başta devlet televizyonu TRT olmak üzere bazı medya kuruluşlarının kapılarına kilit vurmaktan bahsediyorlardı. Buralarda çalışan basın emekçilerini hatta bazılarının isimlerini de vererek kapının önüne koyacaklarını söylüyorlardı. Hatta muhalif siyasiler yetmezmiş gibi muhalif medya da eline sazı almış siyasilerin seçmeni korkutmamak için açıkça söyleyemedikleri intikam duygularını açık ediyorlardı. Sonuçta hiçbir şey onların beklediği gibi olmadı.
14 Mayıs süreci muhalefet açısından büyük bir hayal kırıklığı ile sonuçlandı.
Sadece onlar değil, muhalif medyanın da onların verdiği gazla hareket eden yeminli muhalif seçmenin de deyim yerindeyse eli böğründe kaldı.
YİNE AYNI EKİP SAHNEDE
Şimdi bir seçim dönemi daha yaşıyoruz ve yine aynı ekip yine aynı intikam cümleleriyle sağa sola saldırıyorlar. Sanki ülkede iktidar değişecekmiş gibi bir hırsla saldırıyorlar hem de. Oysa değişecek tek şey belediye başkanları. Yani öyle büyük bir seçim yok ortada. Yerel seçimlerin ülkenin geneline etki edecek bir sonucu olmayacak. Ancak muhalefet açısından bakarsanız durum hiç de öyle bildiğimiz gibi değil. Zaten şu an ellerinde olan büyükşehirleri yeniden kazanmayı bile ülkenin yönetimini ele almakla bir tutan bir anlayış hakim muhalif cephede.
Elbette yerel seçimler önemli, elbette tüm siyasiler için belediyeleri elde tutmak da yeni belediyeler kazanmak da çok önemli.
Ama eğri oturup doğru konuşmak gerekirse ülkede iktidarı değiştirmekle eşdeğer bir anlam da yüklenemez yerel seçimlere. Yani demek istediğim 14 Mayıs öncesindeki intikam yeminlerinin şu an tekrar ediliyor olması garip.
NEYİ DEĞİŞTİREBİLİR Kİ!
Geçtiğimiz günlerde bir seçim mitinginde CHP lideri Özgür Özel'in devletin resmi televizyonu TRT üzerinden savurduğu tehditler mesela... Ne gerek var o meydanda kendisini dinleyenler için TRT muhabirini, kameramanını hedef haline getirip yuhalatmaya. O alanda sadece görev icabı bulunan hatta belki seçimde kendi partisine oy atacak olan insanlara küfrettirmek ne işe yarayabilir? Kendi partisinin fonladığı medya kuruluşlarına benzer bir saldırı yapılsa ya da onlarda aynı kendisinin yaptığı gibi meydanlarda hedef gösterilse nasıl karşılar acaba!
HEP AYNI DERİN YANILGI
Saldırmanın bazı siyasiler için kendi hatalarını örtme yöntemi olarak görülmesi ne kadar garip değil mi! Hem meydanlarda ağızlarından tükürükler saçarak birilerine kendi hatalarının sorumluluklarını yıkmaya çalışıyorlar hem de kendilerini siyaset sahnesinde devleştirdiklerini sanıyorlar. Türkiye'de siyasetin her ortamda konuşuluyor olmasına rağmen doğru düzgün insanlar tarafından pek de tercih edilen bir mecra olarak görülmemesinin temel nedeni bu bence. Sonra da birileri tesadüfen çıktıkları siyaset sahnesinden sağı solu tehditlerle dizayn etmeyi kendilerine vazife haline getiriyor. Neyse ki sandık diye bir şey var da her zaman sağduyu ile bu tehditleri boşa çıkarıyor.