Çok fakir bir çocuktu. Öğretmenleri onu "gerizekalı" diyerek okuldan uzaklaştırmıştı. Karda kışta koltuğunun altına sıkıştırdığı gazeteleri satarak geçimini sağlamaya çalışıyordu. Bir keresinde gazete satmasına sinirlenenen bir tren kondüktörü ona sert bir tokat atmış ve ömrü boyunca ağır işitmesine yol açmıştı.
İleride tam 2500 buluş yapacak bilimadamı Thomas Alva Edison ızdırap dolu yaşamını şu sözlerle anlatıyor, "Çok sıkıntılar çektim, ama hiçbir zaman halimden şikayetçi olmadım. Edebimle yaşadım, evlendim ve 6 çocuğum oldu. İçki ve sigaradan nefret ettim. Yoksulluktan okula gidemedim. Sebze satıp aileme yardım ettim. Fabrikalarda çalıştım, sersefil işyeri depolarında yatıp kalktım. Fonografiyi (ses kayıt cihazı) icat ettiğimde kimse inanmamıştı."
Dostoyevski'nin sesine kulak verelim; "Küçük bir otel odasında ne yemek ne su ne de sıcak bir çay içebildim. Aç yattım aç kalktım meteliksizdim. Bir parça ekmek bluldum mu Allah'a şükrediyordum. 'Suç ve Ceza'yı bu şartlar altında yazmaya başladım. Aile geçimsizliğinin en iğrencini yaşadım. Huzurlu birgün görmedim." Dostoyevski'nin babası eşini döven ve çocuklarına sürekli eziyet eden gaddar ve ayyaş bir babaydı. Yazarın Karamazof Kardeşler'de canlandırdığı korkunç baba tiplemesi aslında öz babasıdır.
Dostoylevski 24 yaşında tutuklandı ve 8 ay hapis yattıktan sonra idama mahkum edildi. Tam kurşuna dizilecekken affedildiği haberi geldi. Ancak 10 yıl hapis cezası almıştı. Kürek mahkumluğu yaptı, taş kırdı ve eksi 40 derecede hamallık yaptırıldı.
BAŞKAN OLDU
Peki ya Abraham Lincoln! "Yoksul bir ailenin çocuğu olarak muhrumiyetle dolu bir evde doğdum büyüdüm. Midemin açlığını kuru mısır ekmeği ile bastırırken, ruhumun açlığını ödünç aldığım kitaplarla giderdim. Okumaya aşıktım. Bir tarlada işçi olarak çalışırken de okudum bakkalda çıraklık yaparken de..." diyor Lincoln.
Onun hayatına bakacak olursak da... Yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 10 yaşında annesini kaybetti. 21 yaşında işini kaybetti. Bunalıma girdi. 24 yaşında bir kez daha işsiz kaldı. 25 yaşında 4 çocuğundan üçünü kaybetti. 27 yaşında tekrar ruhsal bunalım geçirdi. 34 yaşında kongre seçimlerini kaybetti. 36 yaşında bu seçimlere bir kez daha girdi ve yine kaybetti. 38 yaşında bu defa eyalet seçimlerini kaybetti. 45 yaşında senato seçimlerini kaybetti. 47 yaşında başkanlık seçimlerini kaybetti. 49 yaşında tekrar senato seçimlerini kaybetti ve 52 yaşında Amerika Birleşik Devletleri başkanı seçildi ve tarihe köleliği kaldıran adam olarak geçti.
Daha nicelerinin hayatı hep acılar ve mağduriyetlerle doluydu; Louis Renault, Ferdinand Porsche, Carl Siemens, Robert Bosch, Luciano Benetton, Soichiro Honda, Bill Gates...
20 yıllık meslek hayatım boyunca başarıya ulaşmış yüzlerce işadamıyla biraraya geldim. Benim tanıdıklarımın neredeyse tamamı fakirlik ve zorluklar içerisinde işe başlamış, dişiyle tırnağıyla kazıyarak bir yerlere gelmiş. Babalarından servet kalmamış, özel okullara kolejlere veya paralı üniversitelere gitmemişler.
Başarının doğasında biraz zorluk ve belki de acı çekmek var galiba. Ne dersiniz?
İyilikle kalın...