Kültür Bakanlığı bünyesindeki 'Sinema Destekleme Kurulu', Türk sinemasına ve sinemacılara sağladığı desteği yüzde 57 artırdığını açıkladı.
Kurulun 27 ve 28 Haziran'da gerçekleşen toplantılarından, bu yıl sektöre 2 milyon lira aktarma yapılacağı kararı çıktı. 2011 yılında desteklenen proje sayısı ise bu yıl 68'den 96'ya ulaştı. Sektöre geçen sene 1 milyon 271 bin 500 lira destek sağlanırken, bu rakamın 729 bin 600 lira artışla 2 milyona dayandığı belirtildi.
***
Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü'ne bağlı 'Sinema Destekleme Kurulu'nun yeni kararı ile Kültür Bakanlığı, 27 belgesel film yapım projesine 1 milyon 185 bin lira, 16 animasyon film projesine 297 bin lira, 26 kısa film projesine 287 bin lira, 27 senaryo-diyalog ve yazım geliştirme projesine de 232 bin lira bütçe ayırdı.
Geçtiğimiz yıla oranla dikkat çekici artışların gözlendiği destek miktarları, belgesel film projelerinde yüzde 26, animasyon projelerinde yüzde bin 463 ve kısa film projelerinde ise yüzde 319 oranında yükselmiş oldu böylelikle.
***
Kültür Bakanlığı'nın sinema sektörüne katkılarını artırmaktaki amacını şöyle açıklayabiliriz: "Sosyal hayatımızı, tarihi ve kültürel değerlerimizi uluslararası alanda tanıtıcı belgesellerin, filmlerin çekilmesi, bunların temelini oluşturan metin ve senaryoların yazılması... Yeteneği ve hayalleri olan genç sinemacılara, yaratıcılığını yeni eserlere dönüştürecek imkanların sağlanması..."
Bu açıdan bakarak, Bakanlığın Türk sinemasına yeni isimler ve eserler kazandırma düşüncesini memnuniyetle karşılamamak elde mi?
***
Ama benim anlamadığım, devletin aynı anlayışı müzik ve sahne sanatlarından niye esirgediği? Geçen hafta yazmıştım. Opera Ödülleri'nin verildiği gecede konuşan Bakan Ertuğrul Günay, sahnelenen ilk operamızın libretto ve bestesini sipariş eden Mustafa Kemal'in çizgisine geri dönmemiz gerektiğine vurgu yaparak, "O dönemde kendimizden olanı ulusala, oradan da evrensele çıkarma gayreti gösterilmiş. Aynı yolu izlersek, Türk opera balesinden bahsedebiliriz" demişti.
O zaman devletin sanat politikasında da aynı dönüşüme ihtiyaç yok mu? Genç senaristleri ve yapımcıları destekleyen, onları sübvanse eden yaklaşım, Türk tiyatrosuna, klasik müziğe, opera ve baleye de yönelse fena mı olur?
***
Bakanlığa bağlı 'Sinema Destekleme Kurulu'nun bir benzeri, sahne sanatları için de oluşturulabilir.
Oyun ve libretto yazarlarını, 'bizden olanı' yansıtacak opera bale, senfoni ya da oratoryo bestecilerini cesaretlendirecek yarışmalar açılabilir. Coğrafyamızın tarihini, sosyo-kültürel değerlerini sahne sanatları ya da kendi ezgilerimizle evrensel boyuta taşıyacak bir repertuvar bilinci yaratılabilir.
Hatta Atatürk'ün Özsoy Operası'nın temasını belirlediği, bestesi için Adnan Saygun'u görevlendirdiği gibi, Türk kültürü ve tarihine mal olmuş olay ve kişileri anlatan eserlerin yazılıp bestelenmesi adına sipariş bile verilebilir.
Yeter ki genç sinemacılar gibi onlar da arkalarında durulduğunu bilsinler.