Giriş Tarihi: 06 Ekim 2010, 18:08
Konya, Anadolu'nun göbeğinde bir özel kent... Bu şehirde okudum ben... Yüksek öğrenimimi Konya'da tamamladım, Selçuk Üniversitesi'nde...
Bu yüzden Konya'nın her zaman bende özel bir yeri vardır, anıları da...
Pek çok kişinin aksine, Konya'ya atfedilen her vurguya karşı çıktım açıkça...
Öncelikle dinci kent, yobaz şehir önyargılarına...
4 yıl burada yaşayan bir İzmirli olarak biliyorum bunu.. Özellikle öğrenci için huzur kenti oldu hep...
Ve o dönemde, söylediğim bir şey daha vardı Konya'yla ilgili: "Göreceksiniz, geleceğin en modern kentlerinden biri olacak Konya... Çünkü çok sağlam kent yapısı kuruluyor burada..."
Yanılmamıştım, 25 yıl sonra buna tanık oldum.
***
Oğlum bu yıl, tercihlerinden birini Selçuk Üniversitesi için kullandı. Belki benden, belki annesinden etkilendi, bilmiyorum. Çünkü eşim de, oradan mezun...
Ama kader ağlarını ördü bir kere; sevgili Doğacan yüksek öğrenimi için Konya'nın yolunu tuttu; tabii biz de...
Bölümü Kimya Mühendisliği... Her genç gibi o da, babaevinden ayrı kalmanın sancılarını yaşayacak birkaç gün ama alışacak.
Geleceği için buna mecbur...
Aracımızla gündüz yola çıktık, sabah çok erken... Amacım, 25 yıl önce okula giderken geçtiğim şehirleri yeniden görmek, gelişimine tanıklık etmek...
Öyle de oldu.
Önce Uşak ve Afyonkarahisar sonra da Konya şaşırttı beni...
Gerçi bekliyordum bir gelişme, ama böylesini değil...
***
Bir kere, iki şehirde karayolları çok iyi çalışmış... Yol değil cadde, bal dök yala... Uşak-Afyon arası yaklaşık 100 km... Ne bir sarsıntı, ne bir şey...
Yol değil, sanki yarış pisti mübarek...
Her yer pırıl pırıl, düzgün, ufacık çukur bile yok...
Otomobil yağ gibi kayıyor. Müthiş zevk aldım araç kullanmaktan...
Aynı yol haritası şimdi, Afyon-Konya arasında çiziliyor. Yol yapımına çoktan başlanmış...
İzmir-Uşak yolu bitmek üzere, birkaç pürüz kalan İzmir-Manisa yolunu da unutmayalım. Aynı kalitede...
İnanın, Avrupa'da bile yok böylesi... Bizzat tanığım.
***
Ve Konya... Kente Ege tarafından girişte, önce modern, çok geniş bir kampus karşılıyor sizi... Burası Selçuk Üniversitesi...
Okuduğum dönemde üniversitenin kampusü yoktu, önce barakalarda öğrenim görmüş, sonra her yıl bir başka binaya taşınmıştık.
Oysa şimdi yemyeşil bir alana serpiştirilmiş, modern binalarla süslenmiş koca bir dünya burası... 30 bini aşkın öğrenci, öğrenim görüyor; yarısına yakını Egeli...
Okumak için her bölüm var. Her şey ellerinin altında...
Çünkü Konya Büyükşehir Belediyesi ve Rektörlük, öğrencinin rahatı için tüm ayrıntıları düşünmüş...
Örneğin, kent merkeziyle kampus arasındaki uzaklık 10 kilometreyi bulmasına karşın, hiç sorun değil...
Şehri bir baştan, ötekine kateden etkin bir hafif raylı sistem ağı var. Hatta tramvay öğrenciyi giriş kapısında da bırakmıyor. Ta içlere kadar dolaşıyor. Okuduğun bölümün kapısına kadar... Tek biletle.
İmreniyor insan... Bu düzen kurulalı, 15 sene olmuş...
İzmir'de ise hala yok. Hatta Bornova'dan Ege Üniversitesi'ne 2 kilometrelik metro hattı bile hala sürüncemede...
Üstelik belediye otobüsü Ege Üniversitesi kampusüne girince öğrenciden ek ücret almaya başladı Büyükşehir... Öğrenciler ayakta.
İşte görün aradaki farkı.
***
Konya'ya girişte üçer şeritli caddeler bekliyor sizi... Geniş, rahat, huzurlu... Akıp giden bir trafik var.
Yolun her iki tarafında, kent merkezine kadar 8-10 katlı modern binalar sıralanıyor. Üstelik bitişik nizam değil, havadar... Yol boyunca parklar, bahçeler göz alabildiğince...
Her binanın ayrı bir mimarisi var ve yol boyunca akıp giden yeşil zenginliği... Altgeçidin biri bitmeden biri başlıyor! Modern alışveriş merkezleri de herbir köşede, şaşarsınız.
Hilton, Dedeman, Rixos gökdelenler kurmuş...
İnanın, 25 yıl önce bıraktığım Konya'yı tanıyamadım, dahası gençliğim geçtiği yolları, Alaaddin Tepesi'ni, Meram'ı bulana kadar akla karayı seçtim. Meram ise başka bir alem... Dünyanın en güzel evleri, köşkleri burada sanki...
***
Kentlerin gelişiminde iki unsur çok önemli; ilki hükümet desteği, ikincisi ise planlı kentleşme ısrarı...
Konya, sağ iktidarlardan yana her zaman şanslıydı, semeresini gördü. Modern kente dönüştü. Geleneksel ile çağdaş kent örgüsünü çok güzel betimledi.
Ama sadece bu da yeterli değil. Planlı bir kentleşme modeli çizemezseniz, dünyanın parası aksın yine sonuç almamazsınız.
İzmir işte bunu yapamadı. Evet, muhalefet kent olmanın bedelini ödedi, yatırımlar aksadı ama şu son döneme kadar plan-proje konusunda nitelikli bir adım atamadı.
Düşünün hala İnciraltı, liman bölgesi gibi projeler tartılışıyor, oysa atı alan Üsküdar'ı geçmiş bile...
Eskişehir buna en iyi örnek...
***
Sözün özü, İzmir, yıllarca büyük kent olma havasına aldandı. Konya, Kayseri, Malatya gibi Anadolu kentleri gelişirken, İzmir yerinde saydı.
Planlı kentleşmeyi beceremedi.
Konya'da tek gecekondu yok, oysa İzmir'in yüzde 50'si gecekondu...
Daha başka ne diyeyim?
GÜNÜN SÖZÜ
Unutma ki, ağzında bal olan arının, kuyruğunda da iğnesi vardır.
John Lyly
Bir kutlama da benden
İzmir'in en güzel aktüel dergilerinden Karşıyaka Life 1. yaşını kutladı önceki akşam; Taypark'ta...
Yaptıkları başarılı bir yayıncılık, öncelikle... Ekipte birçok arkadaşım da var geçmişte birlikte çalıştığımız...
Hepsini yürekten kutluyorum.
Çünkü, bu dönemde dergicilik, hele ki İzmir'de büyük bir risk... Ayakta tutmak, geliştirmek, yaşatmak için tüm sıkıntıları göğüslemek gerek...
Bu açıdan bakınca gazetecilik mesleğinde idealist olmanın bir örneği Karşıyaka Life... Umarım, halkı aydınlatma görevini yüzlerce yıl sürdürür.
Çağdaş, paylaşımcı bir topluma kavuşmak için onlara ihtiyacımız var çünkü...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.