Giriş Tarihi: 21 Ocak 2014, 20:10
Türk hariciyesinin yetiştirdiği en nitelikli diplomatlardan olan Devlet eski Bakanı Kamuran İnan'dan bizzat dinlemiştim. İnan, başkalarının da olduğu bir ortamda aynen şunu söyledi:
"Bu ülkede 300 bin vatan haini var."
Bu sözü duyduğum vakit emekli bir diplomat ve siyasetçinin "abartılı" kesin inançları olduğu düşüncesine kapılmıştım.
Ama aradan yirmi sene geçtikten sonra, Kamuran İnan'ın söylediği o sözün ne kadar gerçek bir temele istinat ettiğini görüyorum.
Bu ülke gerçekten hain dolu.
Siyasette "hain" nitelemesinden hiç hoşlanmayan biri olarak bana yirmi sene önce söylenmiş bir sözün doğruluğunu bugün bütün boyutlarıyla ve canlı sahneleriyle görmek ve idrak etmek benim hayatımın en önemli hadiselerinden birisidir.
***
İşte örnekleri:
Zaman Gazetesi yazarı ve CHP'nin eski çalışanı Şahin Alpay köşesinden ülkesini yabancılara ispiyon ediyor: "Türkler Nükleer santralı atom bombası yapmak için kuruyor."
Zavallı Enerji Bakanı, "Bu adam Türk değil mi?" diye şaşkınlıkla soruyor.
Enerji Bakanı, o eski CHP çalışanının ne olduğunu Kamuran İnan'a sorsun, en iyi kimlik tespitinin onun tarafından yapılacağı kesindir.
Bir başka örnek:
Bazı paralel savcılar durmadan yardım TIR'larını durdurup arama yapıyorlar.
Amaç: Batı dünyasında, "Türk devletinin El Kaide türü örgütlere silah yardımı yaptığı" yönünde bir algı oluşturmak.
Şimdi bu savcılar vatan haini değil de nedir?
Türkiye Suriye'ye silah sevkiyatı yapıyor mu yapmıyor mu?
Yapar ya da yapmaz, devlet bunu bir geri zekalı paralel savcıya mı soracaktı?
Atatürk Afganistan'a, daha Kurtuluş Savaşı sürerken, 1922'lerde yapmıştı askeri yardımı.
Menderes bir yandan BM'de Cezayir'in bağımsızlığına çekimser kalırken, diğer yandan Cezayir'in bağımsızlık savaşı için Müslüman direnişçilere gemiler dolusu silah gönderiyordu.
Bunun nasıl olduğunu merak edenler Fas Kralı Hasan'ın ve Libya Meclis Başkanı'nın anılarını okusunlar...
***
Ve durmadan Milli İstihbarat Teşkilatı'nı aşağılamaya ve karalamaya dönük davranışlar içerisinde olanlar...
Paralel savcılar... Gazeteciler...
Geçen gün bir tanesi yazmış: "MİT Muhaberat'tır."
Tamam güzel...
İster misiniz, aşağıladığınız MİT size El Muhaberat gibi davransın...
"Al sana El Muhaberat" desin...
Dua edin de Türkiye bir hukuk devleti ve MİT bir Muhaberat değil.
Şu sözlerim de MİT yöneticilerine...
Beyler, hiçbir ciddi devlet, istihbarat teşkilatının sürekli olarak aşağılanmasına katlanmaz.
MİT, millet ve devlet hayatımızın namus ve haysiyet kurumudur!
Siz Türk halkının güvencesi bir kurumsunuz, sizin güvence olma halinizle yabancılar nezdindeki prestijiniz doğru orantılıdır.
Bu prestije halel getiren kim olursa olsun "kozmik düşman"dır.
Ya da şöyle diyelim: Düşman, ajan gazeteciler ve vatan haini paralel savcılar tarafından sürekli olarak aşağılanan bir MİT'i ciddiye alır mı?
Bu kadar ağır bir saldırı karşısındaysanız o vakit ağırlığınızı göstereceksiniz!
Hakkınızı öncelikle hukuki yollardan arayacaksınız elbette.
Ama bu alçakları da son nefeslerini verene kadar rahat bırakmayacaksınız.
MİT eğer Muhaberat'sa...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.