Haberlerin verilişine, yorumlara baktığımız zaman anlıyoruz ki, çirkin kadının aldatılmayı hak ettiğine dair bir kanı var bizim insanımızda. Kimse çirkin bir kadının aldatılmasına şaşırmıyor, hatta içten içe onaylıyor adamı. "Ne yapsın canım, baksana karısı çirkin! Karşısına güzel bir kadın çıkınca aldatacak elbette!" diye yaklaşıyor konuya.
Çirkinlikten kasıt, genç olmaması, genç olsa bile genç görünümünü kaybetmesi, şişmanlaması, balıketli görünümden çıkıp tombul bir hale dönüşmesi ve ahım şahım bir güzelliğe sahip olmaması. Yani görenin bir daha dönüp bakmadığı bir sıradan güzelliğe sahip olması. Zaten çok çirkinse hiç şansı yoktur o kadının. Eninde sonunda mutlaka aldatılacaktır. Yatıp kalkıp dua etsindir o haliyle evlendiğine!
Böyle olmasa Defne Samyeli aldatıldığında erkek yazarlar, "Evde en güzeli varken adamın gözü dışarıda!" diye yazar mı? Biraz eskiye gidersek Hülya Avşar aldatıldığında, "O bile aldatılıyor!" diye manşet atılır mı?
Sonra da niye bu kadar süslendiğimize, güzel ve seksi görünmek istediğimize takar erkek milleti, bununla hafiften dalga geçer. Niyesi var mı? Bu ülkede, bu toplumda, hatta bu dünyada var olmanın tek bir kuralı var genç ve güzel olmak. Bir de zengin olmak tabii. Çok paranız varsa o zaman da akan sular durur karşınızda.
Devrim Arabaları
Çok istediğim halde gidememiştim vizyondayken filmi görmeye. Geçen akşam nihayet Türkmaks ekranında rastladım ve seyrettim Tolga Örnek'in Devrim Arabaları adlı filmini.
Daha önceki belgesellerini sinemada izlemiş biri olarak filmi sinemada görmediğime hayıflandım doğrusunu isterseniz. Tabii gönül bu tür filmlerin de Recep İvedik kadar iş yapmasını istiyor. Özellikle gençlerin görmesini arzu ediyor. Bunun için Milli Eğitim Bakanlığı ile ilişkiye geçmek lazım belki de. Filmler vizyonda oynarken topluca sinemaya götürülebilir öğrenciler.
Ben ortaokuldayken müzik öğretmenimiz bizi Çaykovski'nin hayatının anlatıldığı "Yalnız Kalpler" adlı filme götürmüştü mesela. Lise öğrencileri de "Devrim Arabaları"nı seyredebilirlerdi. Hda seyredebilirler. Artık vizyonda olmadığına göre okullarda gösterilebilir film. Her okulda bir DVD'si bulunabilir.
23 MÜHENDİSİN ÖZVERİSİ
İlk yerli otomobil Devrim'in hikayesi anlatılıyor filmde. Evet, ilk yerli otomobil bundan tam 48 yıl önce yapılmış ve tamamen yerli olarak ve de tamamen Türk mühendisler tarafından. Ki o mühendislerin bazıları ilk uçak yapımını da gerçekleştirmişlerdir.
1961 yılında Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, yerli üretim bir otomobil yapılmasını emreder ve görevi Demir Yolları işletmesine verir. Bunun için ülkenin en deneyimli ve bilgili mühendisleri bir araya getirilir. Ne için toplandıklarını bilmeden gelir 23 mühendis, biri hariç hiç birinin otomobili yoktur zaten, çoğu otomobil kullanmayı bile bilmemektedir, otomobil yapmak onlar için de bir hayaldir ama hemen işe girişirler.
Cumhuriyet Bayramı'na kadar yetiştirilmesi istenen projeyi gerçekleştirmek için yalnızca 130 günleri vardır. "Devrim" adı verilecek olan bu arabayı üretmek için 23 mühendis, kariyerlerini ve aile hayatlarını riske atarak zamanla, yoklukla, politikayla, karşılarına çıkan sayısız engelle baş etmek zorunda kalırlar.
YOLDA KALAN DEVRİM
Öyle engellerdir ki bunlar, hükümetten, projenin takibini üstlenen kişilerden gelir bu engeller. Dış baskılar da vardır elbette bunun altında. Amerikanlaşmaya başladığımız dönemlerde otomobil yapmaya kalkışmamız Amerikalıların da, Avrupalıların da hiç hoşuna gitmez. Otomobil yaparsak fındığımızı almayacakları tehdidinde de bulunurlar.
Bütün bunlara rağmen otomobil yapılır. Hatta yapılmasın diye son anda sayısının ikiye çıkarılmasına rağmen. Ama Ankara'ya içine benzin konulmaması talimatıyla götürülür. Gardan Meclis'e, oradan da Hipodrom'a kadar konulması düşünülen benzin az gelince de Cemal Gürsel bindiğinde yolda kalır.
Böylece tarihe, "Yolda kalan Devrim" diye geçen otomobillerin yapım hikayesi bizim hikayemiz. Taner Birsel, Halit Ergenç, Selçuk Yöntem, Serhat Tutumluer, Ali Düşenkalkar, Onur Ünsal, Uğur Polat, Vahide Gördüm gibi usta oyuncuların rol aldığı filmi mutlaka izleyin ve izlettirin.