Herkesin tıpkı parmak izi gibi kendine özgü bir öğrenme şekli var. Bunu bilip çalışmalarınızı ona göre planlamak önemli avantajlar sağlıyor
Tıpkı kan grubumuz veya parmak izlerimiz gibi herkesin kendine özgü bir öğrenme stili yani şekli vardır. "Öğrenme stilleri" kavramı ilk kez 1960'lı yıllarda ABD'de tartışılmaya başlandı. Bu kavramı ortaya ilk atan da St. John's Üniversitesi Eğitim Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rita Dunn oldu.
Dunn, öğrenme stillerini şu şekilde tanımlıyor: "Öğrenme stilleri her bir öğrencinin yeni ve zor bilgiyi öğrenmeye hazırlanırken, öğrenirken ve hatırlarken farklı ve kendilerine özgü yollar kullanmasıdır." Düşünme konusunda 20'den fazla kitabı olan Edward De Bono öğrenme stilleri için, "Öğrenme stilleri insan olmamızın en önemli çekirdeğini oluşturmaktadır; öğrenirken ve başkaları ile ilişkide bulunurken bizim benzer yönlerimizi ve bunun yanında kendimize özgülüğümüzü ortaya koyar" diyor.
Öğrenme stillerimiz doğuştan var olan özelliğimizdir. Yaşamımızın her boyutunda davranışlarımızı etkiler. Mesela bazı bebekleri susturmak için eline oyuncak vermek gerekirken bazılarını alıp gezdirmeniz bazılarına da ninni söylemeniz gerekir. Yine bazı çocuklar misafirliğe gittiklerinde dokunmadık yer bırakmazken bazı çocuklar ailelerinin yanından kıpırdamaz bile... Bunun sebebi herkesin farklı öğrenmesidir.
Eğer nasıl öğrendiğinizi bilirseniz, çok daha doğru meslek seçimleri yapabilir ve iş yaşamında doğru ekipler oluşturabilirsiniz? Peki nedir bu öğrenme stilleri?
1.Görsel:
Özel yaşamlarında genellikle düzenlidirler. Karışıklık ve dağınıklıktan rahatsız olurlar. Dağınık bir masada çalışamazlar. Önce masayı kendilerine göre düzenlerler daha sonra çalışmaya başlarlar. Kalem, silgi, kalemtıraş gibi araçlar için sırada / masada kendilerine göre yerler belirlerler ve bu araç-gereçleri hep bu yerlerde tutarlar. Çantaları, dolapları her zaman düzenlidir. Yazmayı sevmeseler bile defterleri düzenli ve itinalı kullanırlar. Düz anlatım dediğimiz -okullarda öğretmenin ya da bir öğrencinin dersi anlatması- yönteminden yeterince yararlanamazlar. Tam olarak anlayabilmeleri için dersin mutlaka görsel malzemeler ile desteklenmesi gerekir. Harita, poster, şema, grafik gibi görsel araçlardan kolay yararlanırlar ve bu araçlardan öğrendiklerini kolay hatırlarlar. Öğrendikleri konuları gözlerinin önüne getirerek hatırlamaya çalışırlar.
2.İşitsel:
Küçük yaşlarda kendi kendilerine konuşurlar. Ses ve müziğe duyarlıdırlar. Sohbet etmeyi, birileri ile çalışmayı severler. Genellikle ahenkli ve güzel konuşurlar. Yabancı dil öğreniminde (konuşma ve dinleme becerilerinde) başarılıdırlar. Ancak bu tip kişiler ilkokul 1 ve 2. sınıflarında kendi kendine konuşmaları nedeni ile öğretmeni dinleyemezler, bu özellikleri nedeniyle işittiklerini daha iyi anlamalarına rağmen bu şanslarını kaybederler. Göz ile okuma esnasında hiçbir şey anlamayabilirler o nedenle en azından kendi kulağının duyabileceği bir ses ile okumalarına izin verilmelidir. İşittiklerini daha iyi anlarlar. Daha çok konuşarak, tartışarak öğrenirler. Bilgi alırken dinlemeyi, okumaya tercih ederler. Olay ve kavramları birinin anlatması ile daha iyi anlarlar. Grup ve ikili çalışmalarda konuşma ve dinleme olanakları olduğu için iyi öğrenirler.
Hatırlamak istediklerini birisi kendilerine anlatıyor ya da söylüyormuş gibi işiterek hatırlarlar.
3.Kinestetik/Dokunsal:
Oldukça hareketli olurlar. Yerlerinde duramazlar sürekli hareket halindedirler. Dokunsal öğrenciler tahtayı silmek, pencereyi açmak, kapıyı örtmek hep onların görevi olsun isterler. Uzun müddet oturmaya zorlanırlarsa derste ne olup bittiğini de anlamaz hale gelebilirler. Bu hareketlilik uygun işlere yönlendirilmezse genelde problem çıkarırlar. Bizim okul sistemimizden kötü yönde etkilenirler ve genellikle istenmeyen öğrenci haline gelirler. Tahta-tebeşir-anlatım ders işleme sisteminden en az yararlanırlar bu nedenlerden dolayı da yaramaz, tembel ya da zeki olmadıkları ileri sürülebilir. Dersin anlatılması veya görsel malzemeler ile zenginleştirilmesi Kinestetik/Dokunsal öğrencinin öğrenmesine beklenildiği ölçüde katkı sağlamaz. O nedenle, sınıflarımızda ideal ders araçları olarak kabul edilen, şema, harita, fotoğraf gibi görsel araçlar kinestetik öğrenci için (görsel öğrencilere göre) daha az değer taşır. Çünkü ne kadar renkli ve canlı olursa olsun görsel materyaller onların öğrenmesini beklenilen ölçüde kolaylaştırmaz. Anlatımdan da yararlanamazlar. Öğrenebilmeleri için mutlaka ellerini kullanacakları, yaparak yaşayarak öğrenme dediğimiz yöntemlerin uygulanması gerekir. Sınıf yerine okul bahçesi veya laboratuarda dokunarak, ellerini kullanarak olayların içinde yaşayarak en iyi öğrenirler.
Kısa bir süre öncesine kadar Amerika'da dokunsal öğrenciler çok yaramaz ve haşarı kabul edildikleri için okuldan uzaklaştırılıyorlardı. Türkiye'de bu konuda da çalışmalar yapılıyor ancak yaygınlaşmış durumda değil. İster çocuk ister yetişkin, aslında herkesin nasıl öğrendiğini bilmeye ihtiyacı var. Yaşınız kaç olursa olsun.
Bu konuyla ilgilenen okurlarım için Alp Boydak'ın Beyaz Yayınları'ndan çıkan Öğrenme Stilleri adlı kitabını tavsiye edebilirim.
İyilikle kalın...
KENDİNİZİ TEST EDİN!
Sizin için kolaylıkla uygulayabileceğiniz bir testimiz var. Bu test biraz uzun olduğu için burada yayınlayamıyoruz ancak
www.kariyerdoktorum.com internet sitemizin sayfalar bölümünde bulabilirsiniz. Bu testi yaparak kendiniz hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.