Giriş Tarihi: 23 Haziran 2012, 18:08
Uzunca bir süredir manipülasyon tekniklerini konu alan bir kitap üzerinde çalışıyorum. Eylüle yetişecek sanırım.
Bu defa normal kitap formatının dışında "hap" gibi birşey olsun istedim. Hatta iyi bir okurun kahve molasında okuyup bitirebileceği kadar minik hatta mikro bir kitap. Gömlek cebine sığabilecek kadar...
Manipülasyon insanları kendi bilgileri dışında veya istemedikleri halde etkilemektir. Zamanımızın önemli bir bölümünde farkında olmadan manipülasyona maruz kalıyoruz. Bazen birilerinin veya birşeyin bizi etkilemeye, yönlendirmeye çalıştığını anlıyoruz ama çoğunlukla fark edemiyoruz bile.
İşte bu kitapta temel manipülasyon tekniklerini birer birer ortaya koyuyorum. Artık manipüle edilme riskine karşı daha duyarlı ve farkında olacaksınız. Bu arada amacımız bu olmamakla birlikte siz de insanları etkileyip yönlendirebileceksiniz. Dişini fırçalamamakta ısrar eden çocuğunuz, ilaçlarını almak istemeyen yaşlılarınız veya işe sürekli geç gelen personel için artık sizin de elinizde güçlü teknikler olacak.
Bu hafta heyecanıma yenilip sizlerle kitapcıktan küçük bir parçayı sizlerle paylaşıyorum:
"En güçlü uyarıcılardan bir tanesi de sözünün eri olmak, verdiğimiz sözde durma zorunluluğudur. Küçüklüğümüzden beri bu telkinle yetiştiriliriz. Yabancılar buna "commitment" diyor. Eğer bir sebepten sözümüzü tutmazsak kendimizi kötü hisseder ve toplumca ayıplanacağımızı düşünürüz. Sözünde durmayan birisine kim güvenir ki?
Bu yüzden bir kişiyi ikna ederken veya yönlendirirken öncelikle ondan bir söz veya bir karar ortaya koymasını bekleriz veya buna zorlarız. İşte bir örnek:
Bir ayakkabı almak istiyorsunuz ve indirim yaptığını duyduğunuz bir mağazaya gittiniz. Dükkana girmeden önce vitrinde yüzde 20 indirimle 70 liraya satılan kırmızı tokalı bir ayakkabıyı görüp beğendiniz. İçeri girdiğiniz de oyun başlar. Satıcıya istediğiniz modeli gösterir deneyip almak istediğinizi söylersiniz. Satıcı sizi kararınızdan dolayı kutlar. Ayakkabıyı getirir ancak sizin için küçüktür ve bir numara büyüğünü getirmesini istersiniz. Getirir, kırmızı tokalı ayakkabı üzerinizde çok güzel durmuştur. Satıcı üzülerek size küçük numaralardaki stokları eritmek için indirim yaptıklarını normal numaralar için fiyatın 80 lira olduğunu söyler.
Profesyonel satıcı sizden bir karar cümlesi duyana kadar beklemiş kötü haberi sona saklamıştır. Artık angaje olduktan sonra geri dönmek zordur. İş daha bitmedi. Siz tamam alayım da bitsin diye düşünürken satıcı kalitesi ve üretim şekliyle çok özel (!) bu ayakkabılar için üretici firmanın özel bir boya geliştirdiğini bunun da ayakkabıyla birlikte fiyatının 5 TL olduğunu söyler. Siz 70 lira ödemek isterken dükkandan 85 lira ödeyip çıkarsınız.
Bizim "ahde vefa" olarak da adlandırdığımız bu duygu o kadar güçlüdür kiÇocuğunuzu parka götürmeye söz verip de götürmediğinizde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?......"
İyilikle kalın...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.