• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ALİ KOCATEPE

Gazetecilikte bir ömür

ali.kocatepe@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20 Haziran 2015, 17:12
Avrupa'daki Amerikan ordularının komutanları arasında en radikali ve belki de en delisi General Patton idi. Nazi Almanyası'nın Batı Avrupa doğal sınırını Ren Nehri teşkil ediyordu. Amerikan ordularının bu nehrin batı kıyısına ulaşması için General Patton bir emir çıkartmıştı. "Üç gün sonra Ren Nehri'ne işemek istiyorum, marş marş..." Bu emir üzerine hücuma kalkan Amerikan askerleri üç gün içinde Ren kıyısına varmışlar. Suya ilk varan askerlerden biri Patton'a bir mektup yazmış: "Komutan işeyebilirsiniz." Vee, Patton, ordunun yayın organı Stars-Stripes gazetesinin foto muhabirlerini yanına alıp Ren kıyısına gelmiş. İcraatını yaparken çekilen fotoğrafları o gazeteden başka bir yerde yayınlanmamış.
1960'da Roma Olimpiyatları'nı izlerken bu gazetenin arşivini günlerce Roma'da araştırıp o resmi bulan ve yayınlayan bir gazeteci Nuyan Yiğit... Benim çok sayıp sevdiğim bir ağabeyim. Geçen hafta yeni yayınlanan kitabını imzalayıp verdi ve yukarda anlattığım anekdotu oradan aldım...
Ben Babıali'de gazetecilik yapmadım ama o dönemi yaşamak o dönemin gazetecilerini daha iyi tanıyabilmek için onlarca anı kitabı okudum. Son bir haftadır elimden düşürmediğim ve okuyup hap gibi yuttuğum kitap Nuyan Yiğit'in yazdığı "Gazetecilikte Bir Ömür"... Babıali'de yaşadıklarını bir masal gibi anlatmış Nuyan abim. Adını duyup da yakından tanıyamadığım benden önceki bir kuşağı usta bir gazetecinin su gibi akan kaleminden okumak beni çok heyecanlandırdı...
Nuyan Yiğit bizim Salı yemeklerinin yaz ayları kadrosunda yer alır. Kışları Londra'da geçirdiği için Mayıs- Eylül arası hasret gideririz. Öğretim üyesi oğlu Süreyya da son yıllarda aramıza katıldı ve Nuyan abinin yokluğunda onu da aramızda hissetirir oldu...
87 yaşının özetini verirken, özellikle 1940'lardan itibaren yaşadıklarını; Robert Koleji, Necip Fazıl Kısakürek'i, Bülent Ecevit'i, Burhan Felek'i, teyzesinin oğlu Hıfzı Topuz'u, Şevket Rado'yu anlatıyor.
Cumhuriyet gazetesine girişini, Nadir Nadi'yi, Vatikan macerasını, İnce Memed'i yazmadan önceki Yaşar Kemal'i bir solukta okuyorsunuz.
Yanlış haber yazmanın tarifinin "o da gavur, o da gavur" olduğunu; her dönemde abartılı methedici yazı yazanlar için "yağdanlık" deyiminin ilk kez Hasan Pulur'un köşesinde kullanıldığını, doğum yerinin Milliyet gazetesi olduğunu; o yıllarda "intihar" haberi yapmanın yasak olduğunu Nuyan abinin kitabından öğrendim.
1945'de çok partili rejime geçebilmek için anayasada yapılan değişiklikten 1950 genel seçimlerine, Demokrat Parti döneminden, 27 Mayıs ihtilaline, İsveçli sarışın güzellere benzettiği atlatik yapılı Fatoş hanımla evliliğine, Avrupa güzeli seçilen Günseli Başar'a neler yok ki kitapta...
ABD başkanı olmadan önce John Fitzgerald Kennedy'le nasıl konuştuğunu, kitap imzalattığını ve Kennedy ile binlerce kadın arasında nasıl kaldığını bu kitapta okuyacaksınız.
Hürriyet Gazetesi anıları da yer alıyor kitapta. Bir sabah Haldun Simavi, Haber Ajansı'nın istihbarat salonuna girmiş, tüm muhabirleri toplayıp "cebinizde ne varsa çıkarıp masaya koyun" demiş. Teker teker kontrol edip: "20 küsur kişisiniz, sadece üçünüz yedek kalem taşıyor. Sadece iki kişide telefon jetonu çıktı. O da bir tane. Bundan böyle herkesin cebinde mutlaka üç jeton bulunacak. Kalemlerinizin de yedeği olacak" demiş.
Jeton ve kalemin önemini de Frank Sinatra'nın oğlu kaçırıldığında başına gelenler üzerine anlatmış. Yanında kalemi olmadığından oto plaka numarasını yazamadığını ve 10 centlik bozuk parası cebinde olmadığından polise telefon edemediğini söylemiş...
Daha neler neler.
Nuyan Yiğit'in kitabı "Tarihçi" Kitabevi'nden çıktı. Tavsiye ederim...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.