• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
İzmir’de kalan da pişman, giden de... BÜLENT GÜRLÜK

İzmir'de kalan da pişman, giden de...

bulent.gurluk@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 30 Nisan 2015, 17:58
İzmir güzel bir kent...
İnsanları demokrat, hoşgörülü, özgürlüğüne düşkün... Akdeniz ikliminin sıcaklığını yansıtan ilişkilerini, binlerce yıllık Körfez ve ticaret şehri olmasından gelen dışa açıklığını, Batı'yla yüz yüze oturmanın verdiği bu Avrupailiği başka hiçbir yerde göremezsiniz.
Bu yüzden 'modern yaşama bağlılığı' iliklerine işlemiş, sevgili Atatürk'ün hedeflediği çağdaşlık bilincini tüm nüfusuna sindirmiş sağlam bir kimliğe sahiptir İzmirliler... Zaten 'gevurluğu' da bu kimliği doğru okuyamayanların yaftasıdır ya!
Örneğin Türkiye'nin en güzel kızlarının bu kentten çıkması da 'coğrafi genetiğin' ürünüdür. O modernliğin, özgüvenin, serbestliğin, havanın, suyun, güneşin ruhlarına yansımasındandır... Güzel oldukları kadar çılgın, bildiğini okuyan ve kimsenin önünde eğilip bükülmedikleri için gıpta edilir İzmir'in kızlarına. Kendilerini asla ezdirmezler.
***
Tabii bir de madalyonun diğer yüzü var.
Ki o yüzü aslında yüzleşmemiz, kabullenmemiz ve ön tarafındaki modern görüntüsüyle benzeşir hale getirmemiz gereken yüzü...
Biz İzmirlilerin, kentlilik bilincini ve kriterlerini sadece 'keyfine dokunulmamasıyla' sınırlı tutan o sıkıcı, garip tutumunu bir kenara bırakması gerekiyor. Çünkü İzmir, sosyal yapısındaki zenginliği, tarihsel birikimini bir türlü adına yakışır şekilde 'kent yaşamı'na devşiremiyor. Kültürden sanayisine, spordan turizmine, ticaretten şehir panoramasına dek üzerindeki ölü toprağı silkecek bir sıçrama kaydedemiyor. Yetiştirdiği değerlerin nitelikleriyle, hayalleriyle, beklentileriyle örtüşen 'entelektüel' bir tarz yakalayamıyor. Hak etmediğimiz liglerde oynuyoruz!
***
Böyle olunca da, sokaktaki rahatlıkla yetinmeyip kendini geliştirme ve topluma bir şeyler verebilme derdindeki herkes, çareyi kaçmakta buluyor.
Ancak ilginçtir, onlar da gittikleri yerlerde buradaki arkadaşlığı, özgürlüğü, sevgiyi, samimiyeti mumla arıyor ama 'doğduğum yer değil, doyduğum yer' diyerek, memleket özlemiyle bir ömür geçiriyor! Yine de işleri iyi gittiği, hak ettikleri değeri ve kazancı buldukları sürece dönüp gelen yok! Haklılar da... Ama gidenlerin içinde bir grup insan var ki, ne zaman eksiklerimiz dile getirilse, senden benden çok İzmirlilik taslıyor, en küçük eleştiri karşısında oralardan fedai kesiliyor.
Öyleyse, demek ki 'doğduğumuz yer' ile 'doyduğumuz yeri' üst üste oturtacak adımların atılmasına ihtiyacımız var. Çarpıklaşmadan şehirleşmeye, görüntümüzü düzeltmeye, insana yatırım yapmaya, gençlerin bu şehirden aldıklarını yine bu şehre harcamasını sağlayacak imkanlar, fırsatlar yaratmaya mecburuz. Yoksa İzmir, hep karşıdan güzel görünecek!

Jazz Band, coşturdu

İzmir'in en değerli yeri Kordonboyu, saymakla bitmeyecek kadar eğlence mekanı ve barlara teslim. Peki buna rağmen kaliteli müzik dinleyeceğiniz bir yer söyleyebilir misiniz? Mesela neden nazar boncuğu olarak göstereceğimiz bir tane 'caz kulübü' yok bu kentin?
Ama çok şükür ki yetiştirdiği Türkiye çapında bir caz piyanisti ve aranjörü var. Zafer Çebi... Geçtiğimiz hafta, Çebi'nin ülkemizin değerli sanatçılardan oluşturduğu topluluğu Jazz Band'in konserindeydik.
Adnan Saygun'daki gecede, Çebi ve arkadaşları, ünlü solistimiz Sibel Köse'yi ağırladı. Caza doyduğumuz konserde, müthiş performansıyla yüreğimizi yerinden oynatan Köse'nin yanı sıra, Halil Çokyürekli de balabanıyla keyfimize renk kattı. Farklı türdeki eserleri caz armonileriyle yorumlayan Jazz Band'de, özellikle piyanoda Zafer Çebi, kontrbasta Volkan Hürsever, trompette Tolga Bilgin ve saksafonda Çağdaş Oruç, muhteşem sololarıyla salonu dolduranların gönlünü fethetti. Çebi'yi, ekibini ve sevgili Sibel Köse'yi tekrar kutluyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.