Bir senarist ile bir yönetmen bir araya gelip bir spor filmi çekmek istese. Senarist dese ki: "Bir takımı anlatalım. Bu takım türlü badireler atlatsın. Öyle anlar yaşasın ki bulunduğu ligden küme düşme korkusunu bile yaşasın.
Hatta zaman zaman taraftarları küsüp maçlara gelmesin. Bir süre şampiyonluk sevinci de tatmasın.
Kadrosu hep değişsin. Yeni transferleri ve oyun planları eleştirilsin. Taraftarların gönlündeki teknik adam bile gün gelip gönderilmek istensin.
Avrupa'ya gidemesin. Fakat tüm bunlara karşın her halükarda ülkenin önde gelen takımlarına karşı yıllarca sahasında hiç yenilmesin.
Rakipleri 10 kaplan gücünde de olsa bileği bükülmesin." Yönetmen herhalde şöyle der: "İyi hoş da bu fantastik bir film olur. Pek inandırıcı değil ki. Bu takım onca soruna rağmen nasıl olur da ülkenin önde gelen takımlarına karşı bir kez olsun evinde yenilmez. Oyuncu grubu sürekli değişiyorsa büyük maçlarda o bütünlük nasıl sağlanır ki? Çünkü her oyuncu grubu aynı zamanda farklı bir güçler demektir. Bana pek inandırıcı gelmedi."
YILLARDIR VİZYONDA
Yönetmene ister inandırıcı gelsin ister gelmesin, bu film yıllardır vizyonda.
Evet dediği doğru. Fantastik bir film bu. Kimi "O statta büyü var", kimi "Sorun psikolojik. Oraya giden 1-0 geride başlıyor" diye iddia etse de F.Bahçe'nin yapabildiğini çözebilen yok. Hayır pazar günkü galibiyetin de bu doğrultuda olduğunu söyleyip gölge etmek değil niyetim. Daha baskılı oynayan, daha çok isteyen ve daha az hata yapıp kazanan takım F.Bahçe'ydi.
Evet birçok derbide olduğu gibi hakem yine rol çaldı. Yaptığı hataları zaten birkaç gündür dinliyor ve okuyorsunuz.
Benim demek istediğim başka bir şey. Belki de F.Bahçe'yi yıllardır ayakta tutabilen en önemli mesele derbilerdir. G.Saray'a 20, Beşiktaş'a 14, Trabzon'a ise 22 yıldır evinde yıkılmamış bir takımdan bahsediyoruz. Senaristin dediği her şeyi yaşadılar aslında." 3 Temmuz süreci, küme düşme hattına düşüş, taraftar erozyonu, kadro kalitesizliği, şampiyonluk hasreti, yönetim değişikliği ve daha bir sürü sorun.
Tüm bunlar yaşanırken gelenek hiç bozulmadı. Evet her zaman üstün oynamadılar. Hatta bazen sahada yoktular. Fakat dedik ya defansında Edu da olsa Serdar da, kalesinde Volkan da olsa Altay da, hücumunda Muriç de olsa Kezman da, ortada Gustavo da olsa Benzia da sonuç değişmiyor. Hal böyle olunca bir takımın bütün derbilere aynı konsantrasyonla çıkmasına elbette akıl sır ermiyor. Ancak derbi konsantrasyonunu diğer maçlara yayamaması da pek mantıklı durmuyor. İşte F.Bahçe'nin de en büyük sorunu bu.