Son zamanlarda daha sık duyduğumuz tabirlerden biri, 'zor insan'. Baş edemediğimiz ya da baş etmekte zorlandığımız, bize zorluk yaşatan insanlar için kullandığımız tanım... Bahsedilen zorluk çeşitli şekillerde ortaya çıkabiliyor...
Kimi işin ilerlemesini engellerken, kimi farkında olarak ya da olmayarak iletişimi baltalıyor; bazısı kendi doğrularını kabul ettirmek derdinde, kimi ise sadece kendine odaklı yaşarken zorlaştırıyor... Bir kısmı sadece belirli konularda zorken, bir kısmı da hayatın her alanında zorluk yaşatıyor... Durumlara göre tepkilerimiz, davranışlarımız farklılaşabiliyor. Haliyle insanların bizleri tanımlama şekilleri de değişiklik gösterebiliyor... Her ortamda aynı davranışı göstermemizin mümkün olmaması, farklı kişilerin farklı özelliklerimizle bizleri tanımasına sebep olmakta.
Ancak bazı kişiler var ki, genelin tabiri ile zor insanlar... Peki, zor olarak tabir ettiğimiz insanlarla baş etmek zorunda mıyız? Yani hayat bu kadar kısa iken başkaları için yaşamımızı heba mı ediyoruz, onlarla mücadele ederken? Ya da başka türlü sormalı:
Zor insanlarla savaşırken değerli vaktimizi boşa mı harcıyoruz? Akıntıya kürek mi çekiyoruz?
Elbette her zorluk çıkaranla baş etmek ya da onlara katlanmak zorunda değiliz. Hele de bu kişiler ile aile, iş ilişkileri ya da vb sebepler ile iletişim zorunluluğumuz yok ise... Bu zorunluluk da tartışılır elbette, o ise ayrı bir konu...
Ancak her zorluğun bizi geliştirdiğini de unutmamalı... Çevremizdeki bazı zor insanlardan vazgeçemememizin sebeplerinden biri de derinlerde yatan gelişme arzumuz olmalı. Tabi ki burada bahsedilen; kendi bencilliği ile sorumluluktan kaçan ve kaçmak için de zor insanı oynayan kişiler değil...
EN IYI ÖGRETMEN
Demek istediğim, zor insanlar hayattaki en iyi öğretmenlerimiz aslında. Yani, bizlere zor gelen bilmediklerimiz. Öğrendikçe zorluk da kayboluyor. Zorluğu tanımlarken, bildiklerimiz ile eşleştirip karşılığını kendimizde bulamadığımızda zor diyoruz çünkü. Öyleyse, belki de karşımızdaki insanda gördüğümüz zorluk değil, aslında kendi yetersizliğimiz... İtiraf etmesi ne kadar güç olsa da...
Bu yüzden olmalı, hiçbir öğretmenden 'zor öğrenci' tabirini duymadım... Sınıfta zorluk çıkaran çocuk vardır en fazla... Öğretmen yeterliliği, sınıf koşulları, yönetim vb etkenler de uygun olduğunda o zorlukla baş etmeyi mümkün kılar çünkü...
Peki bizler sınıf ortamı dışında zor insanlarla nasıl baş edebiliriz?
Zorluğun çıktığı konuya göre değişiklik gösterse de, bazı temel kurallardan bahsedilebilir: Neyi bilmediğimizle yola çıkabiliriz örneğin... Demiştik ya, bilmediklerimiz bize zor gelir...
Zorluğun temelinde yatan duygu, travma; belki de bunların bizdeki karşılığı...
Kim bilir? Tabi burada çizgiyi aşmamak, terapistliğe soyunmamak da önemli... Sadece anlamak, bize yeni kapılar açacaktır hiç kuşkusuz...
Hepsinden önce, gerçekten bu zorlukla baş etmek istiyor muyum sorusunun cevabını bulmalı. Karşınızdaki kişi kendinden, diğer insanlardan ya da sizden kaçıyor, bir bataklığın içinde debeleniyor olabilir.
Savaşacaksanız o bataklığın içine girmek zorunda kalabilirsiniz yani. Ya da, o insan belki de sadece size zor ve sizinle anlaşamıyor.
İletişim zorunluluğunuz iş ile ilgili ise böyle bir durumda, başkasına paslamak da çözüm yollarından.
Böylece enerjinizi ve zamanınızı da boşa harcamamış olursunuz, malum zaman geri gelmiyor...
KARSILIKLI INAT
Zor insanlarla baş ederken yönetimin sizde olması da mücadeleyi kolaylaştıracaktır. Özellikle çocuklarla yaşanan zorluklarda... Tabi bu noktada inatlaşmamak da gerekli.
Ve birine inatçı derken unutmamalı ki, karşınızdaki inat ediyorsa siz de ediyorsunuz. Hayat gereğinden fazla zorken, kolaylaştıranlardan olanların hep bir adım önde olacağını da hep hatırlamalı...Hayatımıza kolaylık getirenler, hoş gelmiş safa getirmiş...Ve tabi zorlarken öğretenler de...