Nihayet seçim takvimi bitti. Artık ekonomi ve piyasa denkleminden en fazla itibar gören seçim faktörü de çıkmış oldu. Uzun süre seçimler gündemde olmayacağı için tüm güç ve enerji ekonomiye verilecek. Yeni Ekonomi Programı ile genel çerçevesi çizilmiş ekonomik önlemler ve yapısal reformlar hızlı bir şekilde yapılmaya devam edecek. Tabi ekonominin ilk sırasında enflasyon yer alıyor. Bu yılın hedefi yüzde 15,9... Merkez Bankası'nın her fırsatta altını çizdiği gibi enflasyonun iki temel nedeni var. Birincisi gıda fiyatları, ikincisi kurlardan fiyatlara geçişkenliğin yüksek olması. İşlenmemiş gıda ve alkolsüz içecekler grubu dışarıda bırakıldığında Tüketici Fiyat Endeksi yüzde 20 sınırının altına iniyor. Talepten öte maliyetlerdeki artış gıda grubu fiyatlarının yükselmesini tetikliyor.
Tohum, gübre, ilaç ve mazot gibi ana girdilerin geçen yıl belirgin bir şekilde artması ister istemez işlenmemiş gıda fiyatlarının yükselmesine neden olmuştu.
FİNANSAL İSTİKRAR
Yeni Ekonomi Programında gıda fiyatlarının dizginlenmesine yönelik şu önlemlere de yer verilmişti; gıda fiyatlarındaki dalgalanmaları yakından izlemek için "Ürün Gözetim Mekanizması" oluşturulacak ve aynı zamanda "Tarımda Milli Birlik Projesi" ile üretim artırılmaya çalışılacak. Diğer taraftan mali disiplinden de taviz verilmemesi planlanıyor.
Enflasyon ile mücadelede finansal istikrar da olmazsa olmaz koşullar arasında bulunuyor. Çünkü kurların yükselmesi hızlı bir şekilde ve bazı sektörlerde fazla oranda fiyatlara sirayet ediyor. Yani kurlardan fiyatlara geçişkenlik oldukça yüksek. Bu gerçekten hareket eden ekonomi yönetimi "Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi" kanalıyla finansal gelişmeler ve piyasalara yönelik istikrarı yakından izleyecek. Gelelim işgücü piyasasındaki sorunlara... Yeni Ekonomi Programında 2019 yılı için işsizlik oranı yüzde 12,1 olarak öngörülmüştü.
Büyüme hızında yavaşlama olduğunda doğal olarak işgücü piyasasına olumsuz yansıyor ve işsizlik oranını yukarı itiyor.
Bunun için istihdam teşvikleri revize edilecek, revizyon sonucuna göre yeni teşvikler devreye girebilecek. Mesleki ve üretim bazlı yaklaşıma geçilerek özel sektörün istihdam ihtiyaçları doğrultusunda planlamalar yapılacak. Kıdem tazminatı reformu, kayıt dışı istihdamın düşürülmesi ve esnek çalışma zemini gibi işgücüne pozitif katkı yapacak unsurlar da entegre olursa gelecek yılın hedefi olan yüzde 11,9 oranının bile altında işsizlik rakamı görebiliriz.
ÜRETİM ARTMALI
Ekonomi gündeminin en hayati konusu kuşkusuz hem tarımda hem de sanayide üretim yapılması. Özellikle sanayide yüksek teknolojili ve katma değeri yüksek ürünlere ağırlık verilmesi gerekiyor. Petrokimya, ilaç, makine ve teçhizat ile yazılım alanlarına ağırlık verileceği dile getirilmişti.
Bazı sanayi ve teknoloji bölgelerinin ve klinik araştırma merkezlerinin kurulması ile hedeflere ulaşmayı öngörüyor ekonomi yönetimi. Ne kadar üretimde dışa bağımlılık azalırsa kur faktörü de etkisini o kadar azaltır, finansal piyasalardaki türbülanslar reel ekonomiyi o kadar az etkiler. Daha açık bir ifadeyle piyasalardaki, bilhassa kurlardaki oynaklıklar ve arkasından gelen spekülatif ataklar olduğu ile kalır.