Bugün çok anlamlı bir gün.
23 Nisan... 99 yıl önce tam bugün TBMM toplumunun her kesiminden temsilcilerin katılımının sağlanmasıyla kuruldu.
Doğal olarak 23 Nisan 1920 Türkiye tarihinin hayati öneme sahip bir dönüm noktası oldu.
Ulu Önder Atatürk bu günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı adı altında tüm dünya çocuklarına armağan etti.
Bugün çok anlamlı bir gün. Çünkü 23 Nisan'da Atatürk'ün "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözü ile Türk halkı bu inisiyatifini kullanarak var olma mücadelesine başlamış ve bütün dünyaya kendi kendini yönetebilecek büyük bir millet olduğunu göstermiştir. Diğer bir deyişle 23 Nisan 1920 için kurumsallaşan bir Milli Mücadele'nin başlangıcı da denilebilir.
Bağımsızlık mücadelesine rağmen ekonomi de bu süreçte ihmal edilmemiş Birinci Dünya Savaşı'nda ve Kurtuluş Savaşı'nda yorgun düşen ekonominin nasıl yeniden ayağa kaldırılabilmesi gerektiği konusu da ele alınmış.
ÜRETİM DE SÜRDÜ
Böylesine zor koşullarda başlayan ve dört yıl süren Kurtuluş Savaşında yoğun şekilde fiziki kaynakları daha da önemlisi insan gücü sonuna kadar kullanılmış.
Durum böyle olunca ekonominin itici gücü de devlet olmak zorunda kalmış. Devlet hem yol, okul ve hastane gibi temel paçaları tamamlamaya çalışmış hem de şeker gibi bazı tarımsal ürünleri ve demir çimento ve tekstil gibi ürünlerin üretimini yapacak fabrikalar kurmayı planlamış.
Her şeye rağmen tüm iktisadi planlamalar piyasa mekanizması esas alınarak ve sermaye birikiminin özel sektör aracılığıyla gerçekleştirildiği bir model çerçevesinde yapılmış.
Yani sadece devletçi değil özel kesiminde önemli aktör olarak yer aldığı bir ekonomik model benimsenmiş.
Bu sürecin yapı taşlarından birisi de güzel İzmir'de gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresidir. 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi'nde özel sektör ağırlıklı ve piyasa ekonomisine yönelik bir iktisadi kalkınma modeli ön plana çıkarılmış.
Yeri gelmişken bu Kongrede benimsenen bazı önlemleri de atlamayalım.
Yerli üretimin geliştirilmesi, lüks ithalattan uzak durulması, ekonomik gelişmeye katkısı olmak koşuluyla yabancı sermayeye izin verilmesi, koruyucu gümrük tarifeleri ile ithalatın zorlaştırılması, sanayicilere kredi vermek üzere bir bankanın kurulması gibi önlemler gerçekten dikkat çekiyor.
İlerleyen yıllarda bu ekonomik modelin daha iyi uygulanabilmesi için gerekli finansmanı sağlayacak bankalar da kurulmuş.
Hatta yabancı sermayenin ekonomiye katkı yapması yönünde atılan pozitif adımlar 6 tane yabancı bankanın da Türkiye'de şube açmalarını sağlamış.
SANAYİYE DESTEK
Sahip olunan üretim faktörleri her ne kadar tarım sektörünü ön plana çıkarsa da sanayi kesimi ihmal edilmemiş. Yoğun teşvik ile sanayinin desteklenmesine karar verilmiş ve bu kapsamda teşvik yasası çıkarılmış.
Yasayla yerli sanayicilere ucuz devlet arazisi tahsis edilmiş, bazı vergilerden muafiyet getirilmiş ve sonuçta sermaye birikimine destek verilmiş. Sonra planlı ve karma dönemler izlemiş bu süreci...
Detaylardan çok bizleri etkileyen ana unsur üretim faktörlerine uygun üretimin yapılması ve üretim için gereken altyapının oldukça sağlıklı bir şekilde inşa edilmiş olmasıdır.
Yazımızı 23 Nisan'a anlam katan sözle sonlandıralım; Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.